[Hikaye] Bazı şeyler değişmek üzere

Atakan Korkmaz

Sudan Çıkmış
Mesajlar
4
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
1
Puanları
0
Ben normalde bir şeyler okumayı sevmem ama 1. Bölüm' e başladım, sürükleyiciydi şimdi devamını okuyacağım.
 

Sajibon

Taş Madencisi
Mesajlar
68
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
26
Puanları
0
uzun yazı :embarassed:
GPX SAVAŞI
Özel savaşlar arasında renkli olan adam GPX'tir bu savaş dah kurulacaktır giriş başarılı olunca savaş alanı olursa not bırakın .
Bu özel savaştan dolayı GPX güçlüydü oysa eğer düşmanlar ortalıkta olmasın nedeni sıkıcı oldu falan filan bu ne iş ya GPX :
bu neya ? İş zora geldi düşmanlar kötü filan üzerindeydi ozaman oldu savaş . Olmasından nedeyi zorluktu savaş bırakılmadı ve 1000 yıl sürdü ve SON
Anlatmaya çalıştığın şeyin anlaşılmadığından emim olabilirsin...:bored:

Jubix müthiş bir hikaye anlayışın var dostum.Devamını merakla bekliyorum:)
 

Jubix

Marangoz
Mesajlar
44
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
36
Puanları
0
Bölüm 13

Kapıya doğru yürüdüm ve kolu indirdim. Çatıya kurduğumuz düzenek işe yaramıştı ve şimdi içi su dolu tanktan dışarı kanallar yardımıyla sular akıyordu.
“Glow! Sıra sende!” Glow dışarı çıkıp oklarını yaklaşan Enderman ordusuna doğru fırlattı. Önde ilerleyen Endermanlerden birçoğu düşmüştü. Diğerleri okları umursamadan yaklaşmaya devam etti.
“Fuador! Şimdi.” İri cüsseli adam içi su dolu fıçılardan aldı ve var gücüyle ileri fırlattı. Derisi yanmaya başlayan birçok Enderman acı içinde bağırıyordu. Eduan’a baktım.
“Sıra bizde.” Kılıcımı bir daha suya soktum ve çıkarıp üstüme doğru gelen Enderman ordusuna doğru koşmaya başladım. Her yer su içindeydi. Dolayısıyla Endermanler yaklaşamıyordu. Işınlanmaları içinse kuru bir yer bulamıyorlardı. Açık bırakmadan ilerliyorduk ve sayıları çok fazla olsa da birçoğunu kaçmaya zorlayabilirdik. Kılıcımla önümde duran Endermani belinden itibaren doğradım ve yoluma devam ettim. Eduan arkamdan geliyor ve kullandığı çift kılıçla oldukça iyi iş başarıyordu.
Koşmaya devam ediyorduk ve yanımızdan Glow’un ve Lynda’nın okları geçip Endermanleri dağıtıyordu. Önüme üç tane Enderman ışınlandı. Elimi hızla cebime atarak içi su dolu matarayı açtım. Endermanler hamle yapamadan suyu suratlarına döktüm. Korkan ve şaşıran Endermanler birkaç saniye sonra ölmüşlerdi.
Yeşil düzlük Enderman ölüleriyle dolmuştu. Geriye baktığımda kulübede hiçbir hasar yoktu. Endermanlerin çoğu kaçmıştı. Birçoğu da ölmüştü. Kurduğumuz su devresinin işi bitmişti. Tam geri dönecekken bütün Endermanlerin göğsünden mor bir ışık dalgası yükselmeye başladı. Sonra bir kükreme geldi. Düzlüklerin ilerisinde ki dağın arkasından müthiş bir çığlık hepimizin kulaklarını kısa bir süreliğine sağır etti. Kulaklarımı kapadım ve sesin geldiği yere baktım. Yeşilliklerin ilerisinde ki tepelerin arkasından bir karaltı yükseldi.
Bu Nether portalının orada gördüğüm şeydi. Yaratık siyah bir deriye sahipti fakat yer yer mor çizgileri vardı. Boynu uzundu ve gözleri mor bir ışıkla yanıyordu. Kanatlarını çırpması bir ağacı yerinden sökebilecek büyüklükte bir etki yapıyordu. Kuyruğuyla yaptığı bir vuruş her şeyi yıkabilirdi. Yaratık dağın üstüne çıktı ve bize doğru baktı. Hırıltılar çıkarttı ve üstümüze süzülmeye başladı. Bu bir ejderhaydı.
Geriye doğru koşarak herkese kaçmasını söyledim. Barınak böyle bir durumda işe yaramayacak gibiydi. Orman? Ormanda yanarak ölmemize neden olurdu. Çabuk düşünmem gerekiyordu fakat düşünemiyordum. Aklım dağılmıştı. Eski görüler beynimi dolduruyor sonra gidiyor ve sonra tekrar geliyordu. Fuador’u yanımda dururken gördüm. Sonra omzuma girip beni taşımaya başladı. Kendim koşabilirdim. Elinden kurtularak ilerlemeye devam ettim. Kulübenin yanına gelmiştik ve ejderhada bize yetişmişti. Dev yaratık aşağıya doğru indi ve uzun boynunu bize doğru uzattı. O zaman boynunun sırtı ile birleştiği kısımda ki biniciyi gördüm.
Adam normal bir insandı fakat yüzü siyah ve mor çizgilerle kapanmıştı. Obsidian bir göğüslük giyiyordu ve elinde bir mızrağı vardı. Gözleri Endermanlerin gözleri gibiydi. Mor bir ışıkla parlıyordu.
Saçları zihnimi harekete geçiren ilk şey oldu. Kısa saçlara sahipti. Ve saçları dik duruyordu. Bu adamı daha önce görmüştüm. Yüz şekli de aynı şekilde anılarımı geri getirdi. Adamın gözlerine doğru baktım. Şaşkındım daha doğrusu duygularımı kontrol edemeyecek kadar korkmuştum.
“Carter ?” Adam isme cevap verircesine bana baktı. Mor gözlerinden çıkan ışık yanıp sönüyordu. Lynda’nın yanıma geldiğini duydum. Okunu ve yayını bırakarak ejderhanın önünde durdu.
“Baba? Baba sen misin?” Carter Lynda’ya baktı. Hiçbir şey söylemiyordu. Ejderha geriye doğru çekildi. Carter aşağıya atladı ve bize doğru yürümeye başladı. Bağırarak bir şeyler söyledi. Dediğini anlamadım. Fakat iyi bir şey söylememişti.
Ejderha havalanarak geriye doğru uçtu. Carter mızrağını kaldırarak saldırıya geçti.
Gelen saldırıyı karşıladım ve Carter’a baktım. Yüzünde duyguya dair hiçbir iz yoktu. Mızrağını aşağıya doğru ittirdi ve bacağıma doğru gelen mızraktan son anda kurtuldum. Mızrağını tekrar kaldırdı ve yatay bir şekilde savurdu. Bu sefer önüme Fuador geçip saldırıyı önledi. Çift elli devasa kılıcıyla hiç zorlanır gibi bir hali yoktu. Şimdi bastıran taraf Fuador’du. Carter’ı durdurmalıydım.
“Carter! Benim Oquaro!” Carter hiçbir şey demeden Fuador’un saldırılarını önlemeye devam ediyordu. Arkama bakıp Lynda’yı gördüm. Şok olmuştu. Ağlıyordu ve sessizce savaşı izliyordu. Bu sırada gökyüzünden üstümüze gelen ejderhayı fark ettim. Bir plana ihtiyacım vardı. Şimdilik soğukkanlı davranmalıydım fakat Carter’ı her gördüğümde görüler zihnimi dolduruyordu.
“Fuador! Onu yaralama!” Fuador başıyla onayladı fakat bir anda havanın değiştiğini hissettim. Ejderha daha uzaktaydı dolayısıyla bu değişim Carter’dan geliyor olmalıydı. Adama baktım ve gözlerinin daha çok ışık saçtığını gördüm. Şimdi bastıran taraf Carter’dı. Daha da güçlenmişti. Fuador’u sanki bir acemiymiş gibi zorluyordu. Eduan ve Glow ise şaşırmış bir şekilde olanları izliyordu.
Ejderha daha da yaklaşıyordu. Bu yüzden Carter’ın yara almasını önlemek için onu buradan uzaklaştırmalıydım. Fuador’a katıldım ve Carter’ı bastırmaya çalıştık. Ama yeterli değildi.
“Eduan şu ejderha gelmeden Carter’ı buradan uzaklaştırmalıyız.” Eduan bir şey demedi ve koşarak yardım etmeye başladı. Şimdi Carter’ı yavaşça uzaklaştırmaya başlamıştık. Ama mızrağı çok iyi kullanıyordu hatta üçümüz aynı anda saldırmamıza rağmen tüm saldırıları engelleyebiliyordu.
“Fuador!” Adam kılıcını yere bıraktı ve Carter’ı sımsıkı tuttu.
“Tamamdır Oquaro!” Sözünü bitirdi ve Carter’ı ileri fırlattı. Bu sırada ejderha gelmişti.
“Glow! Lynda’yı barakaya taşı. Ve çatıda bana yardımcı ol!” Glow başıyla onayladı ve Lynda’yı içeri girmesine yardımcı olmaya başladı. Bir yandan da ona bir şeyler söylüyordu. Onu avutmaya çalışıyordu fakat Lynda’nın bulunduğu durumu hiçbirimiz net olarak anlayamazdık. Carter’ın uzaklaştığından emin olunca Lynda’nın yere bıraktığı yayı ve birkaç tane okunu aldım.
Bağırmaya ve koşmaya başladım. Ejderhanın üstüme yoğunlaşması gerekiyordu çünkü. Ormana doğru ilerlerken beceriksizce oku yaya yerleştirmeye çalıştım. Ormanın sınırına geldiğimde ejderhaya bağırarak oku fırlattım. Ok koca cüsseyi sıyırdı ve başka bir yere gitti. Ejderha zemine indi ve boynunu geri çekerek ağzını açtı. Boğazının derinlerinden çıkmaya başlayan mor ışığı fark ettim. Bu mor alevlerin geldiği yer olmalıydı. Kendimi büyükçe bir ağacın arkasına attım ve ejderhanın püskürttüğü mor alevlerin yanımdan geçişini izledim. Alevler ısı vermiyordu fakat yaktığı belli oluyordu. Ejderha alev püskürtmesini bitirdiğinde yanımda ki ağaçların tutuştuğunu fark ettim.
Ağacın arkasından çıkmadan bekledim. Daha sonra ejderhadan bir hırıltı duydum. Ve birkaç büyük adım sesi. Kafamı ağacın yanından yavaşça çıkarttım ve ejderhaya doğru atılan okları fark ettim. Ejderha arkasını dönüp okların geldiği yere baktı. Kulübenin tepesine çıkmış olan Glow ejderhaya sahip olduğu bütün okları büyük bir sinirle fırlatıyordu. Bunu fırsat bilerek koştum. Delice bir şey yapacaktım. Fazla delice.
Ejderhanın kuyruğundan itibaren sırtına doğru ilerledim ve boynuna atladım. Binici için yapılmış yere oturdum ve dizginleri elime aldım. Dizginleri çekince ejderha komutuma yanıt vererek başını yukarı kaldırdı ve kanatlarını çırpmaya başladı. Birden havalandı ve neredeyse yere düşüyordum. Bir planım vardı ve işe yararsa Carter’ı da kurtarabilirdim.
Ejderha gökyüzünde ilerlerken ben de sabit bir şekilde durmaya çalışıyordum. Örümceğe binmeye hiç benzemiyordu açıkçası. Ormanın ortasında bulunan büyük nehri gördüm ve ejderhayı oraya doğru çevirdim. Ejderhayı suya sokup dev yaratığın ölmesini sağlayacaktım.
 

Jubix

Marangoz
Mesajlar
44
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
36
Puanları
0
Bölüm 13 [2]

Ejderha ilerlemeye devam ederken arkamdan gelen bir ses duydum. Bu sesi daha önce birçok kez duymuştum. Endermanlere özgü bir sesti bu.
Arkamı dönmemle yüzüme bir tekme inmesi bir oldu. Geriye doğru sendeledim fakat şans eseri kurtuldum. Bir mızrak kafamı sıyırdı ve kafamı kaldırınca Carter’ın duygusuz bakışlarıyla tekrar saldırdığını gördüm. Dengemi sağlar sağlamaz elimi kılıcıma attım fakat kılıç yanımda değildi. Onu bir yerde bırakmış olmalıyım diye düşünüp sırtıma doladığım yayı çıkarttım ve yayla karşılık vermeye başladım. Bir yandan dengede durmaya çalışıyor, Carter’la savaşmaya çalışıyor ve ejderhanın nehrin yakınına gidip gitmediğini görmeye çalışıyordum.
Nehre az kalmıştı ve alçalmamız gerekiyordu. Bunun için tekrar koltuğa geçmeliydim. Düşüncelerden sıyrılıp Carter’a bir tekme atacaktım ki orada durmadığını fark ettim. Sırtıma sert bir darbe aldım ve sıkıca koltuğa tutundum. Carter buradayken ejderhayı nehre indiremezdim. Daha vahşi bir çözüm gerekiyordu.
Nehrin oraya geldiğimizi fark edince tüm gücümle geriye dönüp Carter’a doğru atıldım. Mızrağını tutup sıkıca kavradım ve mızrağı Carter’ın elinden kurtararak ejderhanın boynuna hızla sapladım. Her ne kadar duygusuz gibi gözükse de bu hareket karşısında Carter bile şaşırmıştı. Ejderha güçlü ve acı dolu bir şekilde çığlık attı ve yere düşmeye başladı. Mızrağa sıkıca tutunup Carter’ı yanıma çektim. Suya hızla düşerken mızrak elimden kaymaya başlıyordu. Yukarı doğru yükselmeye başladım. Carter’da mızrağı tuttu ve çekmeye çalıştı. Yere baktığında bir şeyler mırıldandı ve suya girdik.
Nehre çakılan ejderha ölmüştü. Boynunda ki mızrağa tutunup hayatta kalabilen Carter ve ben suyun içindeydik. Carter’a baktım ve derisinin yanışını izledim. Tüm derisi yanmıyordu. Sadece mor ve siyah bölgeler yanıyordu. Ejderhanın derisi de aynı şekilde yanarken Carter’ı suyun içinde tuttum. Adam bağırıyor ve sudan çıkmak için çırpınıyordu. Gözlerinde ki morluk gittikçe azalıyordu. Son bir kez ağzını açtı ve hareketsiz kaldı.
Yüzeye çıkarak Carter’ı taşıdım. Nehirden taşan suyla ıslanmış olan toprak hızlı bir şekilde çamur olmuştu. Carter’ı tutarak zırhını çıkarttım. Göğsüne bastırarak yuttuğu suyu çıkartmasını sağladım. Nefes alıyordu şimdi. İleriden Lynda’nın ve diğerlerinin geldiğini gördüm. Daha sonra tanıdık bir ses duydum.
“Oquaro?” Carter’a baktım. Gözlerim dolmuştu. Onu özlemiştim ve bunca zaman sonra ilk defa onu görüyordum.
“Ben…” Yoğun bir öksürük ile sarsılan bedenini tuttum.
“İyi olacaksın Carter. Konuşma.” Öksürüğü geçince gülümser bir şekilde bana baktı.
“Teşekkürler eski dostum.” Lynda koşarak yanıma geldi ve yere çömelerek Carter’ı tuttu. Ağlayarak ona baktı.
“Baba. Sonunda.” Hıçkırarak Carter’a sarıldı. Carter elini Lynda’nın yanağına uzattı ve gülümseyerek Lynda’ya baktı.
“Lynda.” Yine bir öksürük kriziyle sarsıldı. Lynda korku dolu gözlerle bana baktı.
“Üzgünüm Lynda. Her şey için. Seni bırakmamalıydım.” Lynda başını hayır dercesine salladı.
“Hayır, baba önemli değil. Gerçekten değil. Artık aramızdasın.” Carter son bir kez Lynda’ya baktı yanağını okşadı ve bana döndü.
“Oquaro. Seni tekrar görmek güzeldi.” Birkaç kere daha öksürdü. “Ona iyi bak.” Elini sıktım. Birkaç kere daha öksürdü ve gözlerini yavaşça kapadı. Yüzünden düşmeyen gülümsemeyle mavi gökyüzüne baktı.
“Elveda.”
Carter’ın son sözü bu olmuştu. Lynda ağlayarak babasına sarıldı. Uzun zamandan sonra Lynda ilk defa babasını görüyordu ve bunca zaman sonra onun ölümünü izlemek için beklemişti. Öğlen vaktiydi ve güneş tam tepedeydi. Ayağa kalktım ve diğerleriyle birlikte ateşi söndürmeye gittik. Daha sonra Carter için bir tören hazırladık ve onu son yolculuğu için uğurladık.
 

ColdCry*

Marangoz
Mesajlar
40
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
7
Puanları
0
Takibe aldım son zamanlarda çok fazla sayıda blog okuyorum ve bayağı ilginç hikayelere tanık oldum inşallah çoğusu gibi sonlara gittikçe bitirmek için saçmalamazsın ama şu an gerçekten güzel.
 

Üst