Jubix
Marangoz
- Mesajlar
- 44
- En iyi cevaplar
- 0
- Beğeniler
- 36
- Puanları
- 0
Daha önceden açtığım konu bazı kişiler tarafından flood yapılarak ve saygısızca yorumlar atarak kirletildi. Bu nedenle yöneticilerden konunun silinmesini istemiştim. Ben hikayemi yazarım isteyen okur isteyen okumaz. Okuyanlarda nasıl bulduysa ona göre yorum atar veya eleştirir. Okumadıysanız bir yorum yapmanızın anlamı olmadığı gibi gelipte "Okumadım, özet geç ,üşendim" gibi yorumlar atmanızında bir anlamı yoktur. Lütfen hikayemi iyi-kötü yorumların ki ben de hatamı telafi edeyim. İyi okumalar.
Bölüm 1
Soğuk bir geceydi.Karım ve oğlumla beraber tatile çıkmak üzere hava limanında kalkış zamanını bekliyorduk.Her şey yolunda gitmişti.Kalkış zamanı geldiğinde hazırlıklarımızı yaptık.Uçağa bindiğimde bir an duraksadım.Acaba gitmesek mi? Bu kadar hazırlık yapmışken geri döneceğimizi aileme söyleyemezdim herhalde.Koltuklarımıza geçtik.Kalkış normal bir şekilde gerçekleşti ve tatilimizi geçireceğimiz adaya doğru uçmaya başladık.Keyifli ve mutlu bir tatil.
Her şey aniden oldu.Uyuyordum ve bir anda uçak sarsılmaya başladı.Ne olduğunu anlayamamıştık.Uçağın tüm elektrik sistemi alt üst olmuştu ve düşüyorduk.Oğluma ve karıma sarıldım.Gözlerimi sımsıkı kapattım.Düşen bir uçağın sesi…Korkutucuydu.Ses gittikçe artıyordu.Ve birden…Sessizlik.
Gözlerimi açtığımda bir yeşillik gözümü kapladı.Kafamı yavaşça doğrulttum.Bir ormandaydım.Ayağa kalkıp etrafıma sakince baktım.Kimse yoktu.Yürümeye başladım.Nereye olduğunu bilmiyordum ama amacım karımı ve çocuğumu bulmaktı.Onları bulup bir çıkış arayacaktım.İlerlemeye devam ettim.Önümde yükselen tepeler dışında farklı bir şey göze çarpmıyordu.Arka taraftan yükselen duman dışında…
Koştum.Dumana doğru var gücümle koştum.Son bir tepe kalmıştı.İlerledim ve önümde ki dehşet manzarasının karşısında şaşkınlıkla kaldım.Ateşler köyün her yanını sarmış ve bütün evleri yakmıştı.Yükselen dumanların arasında birini gördüm.
“Hey! İyi misiniz?”Cevap gelmedi.
“Beni duyabiliyor musunuz?” Cevap yok.Yavaşça yaklaşmaya başladım.Yanmış tahta parçalarının arasından geçtim.
“İyi misiniz?” Yine cevap alamadım ve adamın üstüne yürüdüm.
“Size söylüyorum iyi mi-” Yerdeki kanı fark etmem uzun sürmüştü.Adam ölmüştü.Ama nasıl bir şey ise vahşice katledilmişti.Daha fazla dayanamayıp köyü aradım. ‘Kimse var mı?’ Her yere baktım.Yanmış ahşap evler,yerlerde kanlar ve… Ve sürüklenme izleri. İzleri takip edince izlerin köyün aşağısına doğru indiğini gördüm.Hala yaşayan insanlar olabilirdi.Yardıma ihtiyaçları vardı.Onlara yardım etmeliydim.
Bölüm 2
Akşam oluyordu.Yemelik iki üç elmadan başka bir şey bulamamıştım.Ev yıkıntılarından kendime küçük ama kullanışlı bir sığınak yaptım.Bir gece idare ederdi.Ertesi gün izleri takip etmeliydim.Arada küçük bir delikten dışarıya bakıyordum.Ay gökyüzünü sahip olduğu her şeyle aydınlatıyordu.Güzel bir geceydi.Belki de bütün bunlar olmasaydı karım ve oğlum beraber bir otel odasında geceyi geçiriyor olurduk.Ya da yemek yerdik.Mutlu olurduk.Fakat onları kaybettiğim düşüncesi her aklıma geldiğinde daha da kötü oluyordum.Köye saldıran kişiler onları da götürmüş olabilirdi.Bu düşünceler arasında tükenirken ileride birini gördüm.Biri sağ kalmış olabilir miydi? Kurtulan olabilir miydi? Ayağa kalkıp hızlı adımlarla ilerledim.Önümü tam göremiyordum ama karşımda ki kişiye attığım her adım onun hatlarını ortaya çıkarıyordu.Seslendim.
“Hey!İyi misiniz?”
Kafamın karışmasına neden olan bir cevap aldım.
“Uhhh…” Adam arkasını döndü.Artık yüzünü görebiliyordum.Olduğum yerde öylece kaldım.Adam bana doğru bir adım attı.Bir adım daha.Her adımında şaşkınlığım bir kat daha arttı.Adamın yüzünde büyük bir yarık vardı.Gözleri kanlı ve dehşet doluydu.Kan ve pislik içindeydi.Ağzı açık bir şekilde iniltiler çıkartarak bana doğru yaklaşıyordu.Ellerini bana doğru uzattı.Kanlar içinde ki tişörtü rüzgarda hafif bir şekilde dalgalanıyordu.Bu adam…ölüydü.
Arkamı dönerek geldiğim yöne doğru hızla koşmaya başladım.Adamın iniltileri gittikçe azalıyordu.Tam o sırada başka bir yandan bir inilti daha duydum.Bu da başka bir ölü olmalıydı.Sesin geldiği yana dönmeden koşmaya devam ettim.Bir başka ses daha.Ve bir başkası… Her yerdeydiler.Sanki tüm orman ve tüm köy çevresi onlarla dolmuştu.Bu şeyler nereden çıkıyordu? Köyü yakıp yıkan şeyler bunlar mıydı? Sorulardan hızla sıyrılarak bir kurtuluş yolu düşündüm.Ama yoktu.Burada bu şeyler tarafından ölecek gibiydim.Artık etrafımda beş ya da 6 tane ölü vardı.Beni sıkıştırmışlardı ve üstüme geliyorlardı.En önce yaklaşana bir tekme attım.Daha sonrakini de var gücümle ittirdim.Fakat hiçbir müdahale işe yaramıyordu.Her vuruşumu görmezden gelip üstüme geliyorlardı.Ve birden…
Bir ok önümde duran ölünün tam kafasına gelerek onu etkisiz bıraktı.Bir diğerini bacağından yere sapladı.Oklar ardı ardına yağarak tüm ölülerin işini bitiriyordu.Hepsi tek tek önüme yığıldı.Okların geldiği yöne baktığımda bir kız gördüm.Yaklaşık 18-19 yaşlarında olmalıydı.Üzerinde yeşil bir kamuflaj kıyafeti vardı.Kafasında bir koruyucu ve belinde bir kılıçla ufak bir tepenin üstünde duruyordu.Yanıma geldi.
“İyi misin?”
Kızın siyah dağınık saçları vardı.Yüzü kirli ve terliydi.Siyah gözleri ay ışığıyla sakin bir şekilde parlıyordu.Açık kalmış olan ağzımı bir şekilde kapatarak kendimi konuşmaya zorladım. “Teşekkür ederim.Bu şeyler…”
Yüzüne kibirli bir ifade verdi. “Zombiler.Yürüyen salaklardan farksızlar.Geceleri k*çınızı kollamalısınız bayım.Bu şekilde kolay yem olursunuz.”
Şaşkınlığım azalmıştı. “Uçak.Bindiğim uçak buraya düştü.Bu adaya.Eğer o uçağı gördüysen ya da orada ki insanları…Lütfen yardım et.”
Yayını sırtına yerleştirerek etrafa göz attı.“Evet o uçağı gördüm.Fazla uzakta değil fakat lanet şeyler işlerini hızlı yapıyorlar.”
Hevesle aklımdaki soruları döktüm.“Kim? Ne işi? Uçaktaki insanlara ne oldu? Kaçırıldılar mı? Yani…Bu köye olanlar gibi.Yoksa oradaki insanlarda mı…”
“Sakin olun bayım.Olabilirseniz olun hiç değilse.Bu kadar soruya bir anda cevap veremem.Olan şeyleri bizzat kendinizin görmesi daha iyi olur herhalde.” Küçük bir kahkaha attı. “Sizi o uçağa götürebilirim.En azından orada olan şeyleri görmüş olursunuz.Üstelik burada gördüğünüz ölüler…Onlar bir oyunun piyonları.Yemleri.Daha hiçbir şey görmediniz.Ve bayım…Bazı şeyler sizin için değişmek üzere…”
Bölüm 1
Soğuk bir geceydi.Karım ve oğlumla beraber tatile çıkmak üzere hava limanında kalkış zamanını bekliyorduk.Her şey yolunda gitmişti.Kalkış zamanı geldiğinde hazırlıklarımızı yaptık.Uçağa bindiğimde bir an duraksadım.Acaba gitmesek mi? Bu kadar hazırlık yapmışken geri döneceğimizi aileme söyleyemezdim herhalde.Koltuklarımıza geçtik.Kalkış normal bir şekilde gerçekleşti ve tatilimizi geçireceğimiz adaya doğru uçmaya başladık.Keyifli ve mutlu bir tatil.
Her şey aniden oldu.Uyuyordum ve bir anda uçak sarsılmaya başladı.Ne olduğunu anlayamamıştık.Uçağın tüm elektrik sistemi alt üst olmuştu ve düşüyorduk.Oğluma ve karıma sarıldım.Gözlerimi sımsıkı kapattım.Düşen bir uçağın sesi…Korkutucuydu.Ses gittikçe artıyordu.Ve birden…Sessizlik.
Gözlerimi açtığımda bir yeşillik gözümü kapladı.Kafamı yavaşça doğrulttum.Bir ormandaydım.Ayağa kalkıp etrafıma sakince baktım.Kimse yoktu.Yürümeye başladım.Nereye olduğunu bilmiyordum ama amacım karımı ve çocuğumu bulmaktı.Onları bulup bir çıkış arayacaktım.İlerlemeye devam ettim.Önümde yükselen tepeler dışında farklı bir şey göze çarpmıyordu.Arka taraftan yükselen duman dışında…
Koştum.Dumana doğru var gücümle koştum.Son bir tepe kalmıştı.İlerledim ve önümde ki dehşet manzarasının karşısında şaşkınlıkla kaldım.Ateşler köyün her yanını sarmış ve bütün evleri yakmıştı.Yükselen dumanların arasında birini gördüm.
“Hey! İyi misiniz?”Cevap gelmedi.
“Beni duyabiliyor musunuz?” Cevap yok.Yavaşça yaklaşmaya başladım.Yanmış tahta parçalarının arasından geçtim.
“İyi misiniz?” Yine cevap alamadım ve adamın üstüne yürüdüm.
“Size söylüyorum iyi mi-” Yerdeki kanı fark etmem uzun sürmüştü.Adam ölmüştü.Ama nasıl bir şey ise vahşice katledilmişti.Daha fazla dayanamayıp köyü aradım. ‘Kimse var mı?’ Her yere baktım.Yanmış ahşap evler,yerlerde kanlar ve… Ve sürüklenme izleri. İzleri takip edince izlerin köyün aşağısına doğru indiğini gördüm.Hala yaşayan insanlar olabilirdi.Yardıma ihtiyaçları vardı.Onlara yardım etmeliydim.
Bölüm 2
Akşam oluyordu.Yemelik iki üç elmadan başka bir şey bulamamıştım.Ev yıkıntılarından kendime küçük ama kullanışlı bir sığınak yaptım.Bir gece idare ederdi.Ertesi gün izleri takip etmeliydim.Arada küçük bir delikten dışarıya bakıyordum.Ay gökyüzünü sahip olduğu her şeyle aydınlatıyordu.Güzel bir geceydi.Belki de bütün bunlar olmasaydı karım ve oğlum beraber bir otel odasında geceyi geçiriyor olurduk.Ya da yemek yerdik.Mutlu olurduk.Fakat onları kaybettiğim düşüncesi her aklıma geldiğinde daha da kötü oluyordum.Köye saldıran kişiler onları da götürmüş olabilirdi.Bu düşünceler arasında tükenirken ileride birini gördüm.Biri sağ kalmış olabilir miydi? Kurtulan olabilir miydi? Ayağa kalkıp hızlı adımlarla ilerledim.Önümü tam göremiyordum ama karşımda ki kişiye attığım her adım onun hatlarını ortaya çıkarıyordu.Seslendim.
“Hey!İyi misiniz?”
Kafamın karışmasına neden olan bir cevap aldım.
“Uhhh…” Adam arkasını döndü.Artık yüzünü görebiliyordum.Olduğum yerde öylece kaldım.Adam bana doğru bir adım attı.Bir adım daha.Her adımında şaşkınlığım bir kat daha arttı.Adamın yüzünde büyük bir yarık vardı.Gözleri kanlı ve dehşet doluydu.Kan ve pislik içindeydi.Ağzı açık bir şekilde iniltiler çıkartarak bana doğru yaklaşıyordu.Ellerini bana doğru uzattı.Kanlar içinde ki tişörtü rüzgarda hafif bir şekilde dalgalanıyordu.Bu adam…ölüydü.
Arkamı dönerek geldiğim yöne doğru hızla koşmaya başladım.Adamın iniltileri gittikçe azalıyordu.Tam o sırada başka bir yandan bir inilti daha duydum.Bu da başka bir ölü olmalıydı.Sesin geldiği yana dönmeden koşmaya devam ettim.Bir başka ses daha.Ve bir başkası… Her yerdeydiler.Sanki tüm orman ve tüm köy çevresi onlarla dolmuştu.Bu şeyler nereden çıkıyordu? Köyü yakıp yıkan şeyler bunlar mıydı? Sorulardan hızla sıyrılarak bir kurtuluş yolu düşündüm.Ama yoktu.Burada bu şeyler tarafından ölecek gibiydim.Artık etrafımda beş ya da 6 tane ölü vardı.Beni sıkıştırmışlardı ve üstüme geliyorlardı.En önce yaklaşana bir tekme attım.Daha sonrakini de var gücümle ittirdim.Fakat hiçbir müdahale işe yaramıyordu.Her vuruşumu görmezden gelip üstüme geliyorlardı.Ve birden…
Bir ok önümde duran ölünün tam kafasına gelerek onu etkisiz bıraktı.Bir diğerini bacağından yere sapladı.Oklar ardı ardına yağarak tüm ölülerin işini bitiriyordu.Hepsi tek tek önüme yığıldı.Okların geldiği yöne baktığımda bir kız gördüm.Yaklaşık 18-19 yaşlarında olmalıydı.Üzerinde yeşil bir kamuflaj kıyafeti vardı.Kafasında bir koruyucu ve belinde bir kılıçla ufak bir tepenin üstünde duruyordu.Yanıma geldi.
“İyi misin?”
Kızın siyah dağınık saçları vardı.Yüzü kirli ve terliydi.Siyah gözleri ay ışığıyla sakin bir şekilde parlıyordu.Açık kalmış olan ağzımı bir şekilde kapatarak kendimi konuşmaya zorladım. “Teşekkür ederim.Bu şeyler…”
Yüzüne kibirli bir ifade verdi. “Zombiler.Yürüyen salaklardan farksızlar.Geceleri k*çınızı kollamalısınız bayım.Bu şekilde kolay yem olursunuz.”
Şaşkınlığım azalmıştı. “Uçak.Bindiğim uçak buraya düştü.Bu adaya.Eğer o uçağı gördüysen ya da orada ki insanları…Lütfen yardım et.”
Yayını sırtına yerleştirerek etrafa göz attı.“Evet o uçağı gördüm.Fazla uzakta değil fakat lanet şeyler işlerini hızlı yapıyorlar.”
Hevesle aklımdaki soruları döktüm.“Kim? Ne işi? Uçaktaki insanlara ne oldu? Kaçırıldılar mı? Yani…Bu köye olanlar gibi.Yoksa oradaki insanlarda mı…”
“Sakin olun bayım.Olabilirseniz olun hiç değilse.Bu kadar soruya bir anda cevap veremem.Olan şeyleri bizzat kendinizin görmesi daha iyi olur herhalde.” Küçük bir kahkaha attı. “Sizi o uçağa götürebilirim.En azından orada olan şeyleri görmüş olursunuz.Üstelik burada gördüğünüz ölüler…Onlar bir oyunun piyonları.Yemleri.Daha hiçbir şey görmediniz.Ve bayım…Bazı şeyler sizin için değişmek üzere…”