2. SERİ: HER ŞEY NASIL DEVAM EDİYOR?
1. BÖLÜM
Endie, Steve'i eve getirmişti. Yorgundu. Zar zor "Brine'ı öldürmeliyiz. So-sonsuza kadar saklanamayız." diyebildi. Sonra derin bir nefes almayı denedi, ancak bu hareketi yarım kaldı. Yüksek sesle çığlık attı. Mor kan fışkırıyordu. Steve neler olduğunu anlamamıştı. Sonra çok tanıdık birinin sesi geldi: "İşte bu konuda çok haklısın."
Brine'dı bu. Birden kendini gösterdi. Yumruğunu Endie'nin karnından geçirmişti. Endie bağırdı: "Steve, KAÇ!"
Steve "Seni bırakamam." derdi, ama Endie zaten ölüm döşeğindeydi. Hemen içeri koştu. Babasının arabası ile kaçacaktı. Anahtarı her zaman vitrine koyardı. Anahtarı gördü ama tam o anda soğuk ve korkunç bir ses yükseldi: "Kaçamazsın." Steve bir anda vitrine yapıştırıldı. Brine görünmez olmuştu. Suratına tekme yedi sonra. Steve soğukkanlı olmaya çalışıp yavaşça anahtarı aldı. Sonra anahtarı rastgele havaya sapladı. Sonra yine o korkunç ses yükseldi: "Hah-haa!" Sonra Steve, odanın diğer ucunda tavana fırladı. Aşağı düşünce Steve'in canı inanılmaz yanıyordu. Brine sonra onu yine kucağına aldı. Tam fırlatacakken Steve anahtarı yine rastgele sapladı. Bu defa başarılı olmuştu. Brine görünmezliğini kaybetti, çığlık atıp yere serildi. Steve tabana kuvvet kaçmaya başladı. Brine daha çok sinirlenmişti.
Steve binadan hemen çıktı. (1. kattaydılar) babasının arabası hemen binanın karşısındaydı. Hemen arabaya binip motoru çalıştırdı ve polislerin onu yakalamamasını umdu. Gaza bastı ve fırladı. Sağa dönüp caddeye girince vites değiştirip daha da hızlandı. Sonra olan bir şey, zaten son sürat atan Steve'in kalbini daha da hızlandırdı. Brine kaldırımda ona bakıyordu. Brine'ı son sürat geçti. Sonra yine aynısı oldu. Bu defa gülüyordu. Steve derin derin nefes almaya başladı. Sonra yine Brine'ın sesi geldi. Ama bu defa öyle korkunç değildi ve arka koltuktan geliyordu: "Çok soğukkanlısın." Steve dikiz aynasına baktı ve Brine'ı gördüğünde birden frene bastı. Biraz cama doğru fırladı ama elleriyle son anda kafasını cama gömmekten kurtardı. Sonra yine arka koltuğa baktığında Brine orada değildi. Arabanın kapısını caddenin ortasında yavaşça açtı. Tam dışarı çıkmışken Brine yanında belirdi ve Steve'e tekme atıp onu yere serdi. Brine önüne eğilince Steve onun suratına bir yumruk indirdi, sonra da bacaklarına tekme attı. Böylece elinden kurtulduktan sonra hızlıca arabaya binip direksiyonu döndürdü. Brine, çok sinirliydi, gözleri kırmızıya dönmüştü. Steve sonra gaza bastı ve direksiyonu biraz daha döndürüp arabanın Brine'a vuracağından emin oldu. Sonra gaza daha çok bastı ve Brine ile birlikte duvara da toslayacağını göze almış bir halde Brine'a lanet okudu.
Sonra ne mi oldu dersiniz?
Araba Brine'a hiçbir şey yapamadı! Brine sanki hayalet gibiydi: Brine'ın belden aşağısı arabanın kaportasının içindeydi! Sonra elini kaldırdı ve şoke olmuş olan Steve'in boynunu tuttu. Steve, Brine gibi hayalet tarzı bir şey değildi. Araba çok hızlıydı ve Brine, Steve'in boynunu tutarak arabayla birlikte gitmesini engellemişti. Steve'in bedeni koltuğunu parçaladı, sonra arka koltukları, sonra arabanın bagajını... Tabii bunlar olurken Steve'in bedeni de adeta parçalanıyordu. Araba duvara tosladığında arabada Steve'in bedeni şeklinde del,kler açılmıştı ve Steve kan içindeydi. Steve donakalmıştı. Sonra Brine, Steve'i sertçe yere attı, ayağıyla suratını ezdi ve sonra yükseğe zıplayıp yumruğuyla Steve'in karnına aşırı sert bir şekilde geçirerek Steve'in tüm yediklerini kusturdu. Sonrasında Steve bayılmıştı. Kanlar içinde bir ölü gibi duruyordu.