Ancalagon
Zombi Katili
- Mesajlar
- 248
- En iyi cevaplar
- 0
- Beğeniler
- 40
- Puanları
- 0
Stephan uyandı, savaşta kafasına aldığı yaranın etkisiyle bayılmıştı, önünde savaştan kalanlar uzanıyordu, on binlerce ölü, yüzlerce yaralı, geri çekilen savaşçılar, emir veren komutanlar. Birinin onu kaldırdığını hissetti, arkasına döndü ve arkadaşı Mike'ın onu Çadırlara doğru götürdüğünü gördü:
-Savaşın sonucu nasıl? Kazandık mı?
-Maalesef ki hayır dostum, bizi o gergedana benzeyen yaratıklarla yendiler. Ama durmak yok! Komutan birkaç saat dinleneceğimizi, sonra ikimizin nöbet tutacağımızı söyledi. Neyse, sen iyimisin?
-Eh işte, kafam dışında evet.
-Dur bakayım, bu yarayı iyileştirmeliyiz, Kuzeyliler zehirli oklar kullanmış, birkaç saat yatman gerekir.
Çadırlara doğru yaklaştılar, yaralılar, iyileştirmeye çalışıyordu, Mike, Stephan'ı çadırlardan birine yatırdıktan sonra dışarı çıktı ve manzarayı seyretti, o kadar ölü... Bunu öcü alınmazsa krallıklarının onuruna sürülmüş olacaktı. O yüzden komutanları, yarın bir saldırı yapacaklarını söylemişti. Goblin inlerine saldıracaklar, ve üslerini yok edeceklerdi.
Mike dalıp gitmişti, bir uğultuyla irkildi. İlerde bir karartı yaklaşıyordu, yerden bir şey aldı ve bulundukları yere doğru fırlattı. Mike çadıra koştu ve Stephan'ı aldığı gibi kaçmaya başladı. Az sonra çadırları tamamen yok olmuştu. Uzaktaki şey gittikçe yaklaşıyordu. Mike bunun ne olduğunu anladı, bu bir İblis Ruhuydu!
BÖLÜM 2
İblis gittikçe yaklaşıyordu, komutan iblise saldırdı iblis elindeki topuzu komutana savurdu, komutanın yüzü paramparça olmuştu. İblis, Mike'a yaklaştı, Mike, iblisin nasıl biri olduğunu görebiliyordu, kafası bembeyazdı, kemikten bir kask ve zırh giymişti, gözünden ışık saçıyordu. İblis, bir hançer çıkardı, Mike'a saplayacaktı.
Mike, koşmaya başladı, Stephan'ı da arkasından sürüklüyordu, yaklaşık beş dakika kadar koştuktan sonra durdu, iblis ortalıkta görünmüyordu. Ormandaydılar, bir ağaca sırtını dayadı ve soluklandı, bu iblisi tanıyordu. Geçmişinin derinliklerinden biriydi, iblisin gözündeki ışığı hatırladı, bu ışığı küçüklüğünde de görmüştü.
Bir gün Mike madende arkadaşlarıyla saklambaç oynuyordu, Mike ebeydi, 10'a kadar saydı ve gözlerini açtı, arkadaşlarını aradı. Hiçbirini bulamıyordu, on dakika aramasına rağmen. İnatçı ve cesur bir kişiliği vardı, biraz sinirlendi ve madenin derinlerine indi, madenin son katında, 10. ocaktaydı. Bura ile ilgili bir sürü hikayeler, efsaneler duymuştu. Ama en çok bilineninde burada goblinlerin yaşadığı söylenirdi, zaten maden terk edilmişti, bu normaldi, biraz korkmaya başladı, sonra bütün cesaretini toplayıp koştu. Arkadaşlarını ararken bir arkadaşının çığlığını duydu. Sesin geldiği yöne doğru koştu, bu, Arkadaşı Claude'du, garip bir goblin onu öldürmeye çalışıyordu, Claude de direniyordu. Mike, yerden büyükçe bir taş aldı ve gobline fırlattı, goblin birden haykırdı, haykırışı madende yankılandı, goblin Mike saldıracaktı ki, arkadan Mike'ın arkadaşı Jean geldi ve gobline sopayla vurdu. Claude'a
-Kaçmalıyız dostum goblin sürüsü geliyor! dedi ve Mike'ı tuttuğu gibi sürükledi. Goblinin arkasında bir iki tane daha goblin belirdi, ellerinde balta tutuyorlardı, ve onların arkasında beş on tane daha belirdi, sonrada otuz kişi oldular. Mike:
-Claude'u bırakamayız!
-Onun için ayıracak vaktimiz yok kendi canını kurtarmaya baksana!
-Ama... Gözleri doldu. Claude, onun en yakın arkadaşıydı, hep birlikte oyun oynarlardı. Claude:
-Yardım edin! diyordu ki bir goblin onu ısırdı, o anda gözünden bir ışık saçıldı, ve öldü. Mike
-Hayır! dedi. Claude'un yüzüne baktı, yüzünde kanlı bir gülümseme vardı. Gözlerinde de o ışık. Claude'ı bıraktı ve koşmaya başladı. Madenden çıktığında, yüzü sararmıştı, o gün hasta oldu, Claude'un ailesi mahvolmuştu. Ertesi gün 5-10 avcı Claude'u aramak için madene indiler, bir kaç gün onlardan ses çıkmadı, ertesi gün de, meraklananlar kasabanın şefine haber yolladı, o da bölgenin lordu Edward'a, o da 50 kişiyi madene yolladı, onlardan da birkaç gün ses çıkmadı, lord, bunun üzerine 100 asker yolladı, ilk gün ses çıkmadı, ertesi gün ise 5-10 kişi yaralı olarak geri geldi, bunun üzerine goblinlere savaş açıldı. Seneler geçti, goblinler, Mike'ın kasabasını ve bölgesini ele geçirdi. Mike'ta bunun üzerine kışlaya gitti, asker oldu, yıllarca goblinlere karşı savaştı, Claude için...
İşte ışığın hikayesi buydu...
-Savaşın sonucu nasıl? Kazandık mı?
-Maalesef ki hayır dostum, bizi o gergedana benzeyen yaratıklarla yendiler. Ama durmak yok! Komutan birkaç saat dinleneceğimizi, sonra ikimizin nöbet tutacağımızı söyledi. Neyse, sen iyimisin?
-Eh işte, kafam dışında evet.
-Dur bakayım, bu yarayı iyileştirmeliyiz, Kuzeyliler zehirli oklar kullanmış, birkaç saat yatman gerekir.
Çadırlara doğru yaklaştılar, yaralılar, iyileştirmeye çalışıyordu, Mike, Stephan'ı çadırlardan birine yatırdıktan sonra dışarı çıktı ve manzarayı seyretti, o kadar ölü... Bunu öcü alınmazsa krallıklarının onuruna sürülmüş olacaktı. O yüzden komutanları, yarın bir saldırı yapacaklarını söylemişti. Goblin inlerine saldıracaklar, ve üslerini yok edeceklerdi.
Mike dalıp gitmişti, bir uğultuyla irkildi. İlerde bir karartı yaklaşıyordu, yerden bir şey aldı ve bulundukları yere doğru fırlattı. Mike çadıra koştu ve Stephan'ı aldığı gibi kaçmaya başladı. Az sonra çadırları tamamen yok olmuştu. Uzaktaki şey gittikçe yaklaşıyordu. Mike bunun ne olduğunu anladı, bu bir İblis Ruhuydu!
BÖLÜM 2
İblis gittikçe yaklaşıyordu, komutan iblise saldırdı iblis elindeki topuzu komutana savurdu, komutanın yüzü paramparça olmuştu. İblis, Mike'a yaklaştı, Mike, iblisin nasıl biri olduğunu görebiliyordu, kafası bembeyazdı, kemikten bir kask ve zırh giymişti, gözünden ışık saçıyordu. İblis, bir hançer çıkardı, Mike'a saplayacaktı.
Mike, koşmaya başladı, Stephan'ı da arkasından sürüklüyordu, yaklaşık beş dakika kadar koştuktan sonra durdu, iblis ortalıkta görünmüyordu. Ormandaydılar, bir ağaca sırtını dayadı ve soluklandı, bu iblisi tanıyordu. Geçmişinin derinliklerinden biriydi, iblisin gözündeki ışığı hatırladı, bu ışığı küçüklüğünde de görmüştü.
Bir gün Mike madende arkadaşlarıyla saklambaç oynuyordu, Mike ebeydi, 10'a kadar saydı ve gözlerini açtı, arkadaşlarını aradı. Hiçbirini bulamıyordu, on dakika aramasına rağmen. İnatçı ve cesur bir kişiliği vardı, biraz sinirlendi ve madenin derinlerine indi, madenin son katında, 10. ocaktaydı. Bura ile ilgili bir sürü hikayeler, efsaneler duymuştu. Ama en çok bilineninde burada goblinlerin yaşadığı söylenirdi, zaten maden terk edilmişti, bu normaldi, biraz korkmaya başladı, sonra bütün cesaretini toplayıp koştu. Arkadaşlarını ararken bir arkadaşının çığlığını duydu. Sesin geldiği yöne doğru koştu, bu, Arkadaşı Claude'du, garip bir goblin onu öldürmeye çalışıyordu, Claude de direniyordu. Mike, yerden büyükçe bir taş aldı ve gobline fırlattı, goblin birden haykırdı, haykırışı madende yankılandı, goblin Mike saldıracaktı ki, arkadan Mike'ın arkadaşı Jean geldi ve gobline sopayla vurdu. Claude'a
-Kaçmalıyız dostum goblin sürüsü geliyor! dedi ve Mike'ı tuttuğu gibi sürükledi. Goblinin arkasında bir iki tane daha goblin belirdi, ellerinde balta tutuyorlardı, ve onların arkasında beş on tane daha belirdi, sonrada otuz kişi oldular. Mike:
-Claude'u bırakamayız!
-Onun için ayıracak vaktimiz yok kendi canını kurtarmaya baksana!
-Ama... Gözleri doldu. Claude, onun en yakın arkadaşıydı, hep birlikte oyun oynarlardı. Claude:
-Yardım edin! diyordu ki bir goblin onu ısırdı, o anda gözünden bir ışık saçıldı, ve öldü. Mike
-Hayır! dedi. Claude'un yüzüne baktı, yüzünde kanlı bir gülümseme vardı. Gözlerinde de o ışık. Claude'ı bıraktı ve koşmaya başladı. Madenden çıktığında, yüzü sararmıştı, o gün hasta oldu, Claude'un ailesi mahvolmuştu. Ertesi gün 5-10 avcı Claude'u aramak için madene indiler, bir kaç gün onlardan ses çıkmadı, ertesi gün de, meraklananlar kasabanın şefine haber yolladı, o da bölgenin lordu Edward'a, o da 50 kişiyi madene yolladı, onlardan da birkaç gün ses çıkmadı, lord, bunun üzerine 100 asker yolladı, ilk gün ses çıkmadı, ertesi gün ise 5-10 kişi yaralı olarak geri geldi, bunun üzerine goblinlere savaş açıldı. Seneler geçti, goblinler, Mike'ın kasabasını ve bölgesini ele geçirdi. Mike'ta bunun üzerine kışlaya gitti, asker oldu, yıllarca goblinlere karşı savaştı, Claude için...
İşte ışığın hikayesi buydu...
Son düzenleme: