Storm
Zombi Katili
- Mesajlar
- 209
- En iyi cevaplar
- 1
- Beğeniler
- 69
- Puanları
- 0
Hikaye düşünüyordum. Ve aklıma birden The Minecraftian'ın devamını yazmak geldi. Videosu:
Hikaye:
Bölüm 1
Gözlerimi açtığımda tam lavın yanındaydım. Üstümde bir taht vardı ve onun döşemesi ise cehennem taşıydı. Oranın ortasında bir delik vardı. Bir tüneldeydim. O an, bir şeyler hatırlamaya başladım. Siyah zırhlı bir adam, arkamda insanlar. Benim elmas kılıcım, demir zırhım. Kara zırhlı adamla dövüşüm, domuz zombiler, portallar… Kara zırhlı şövalye ile dövüşümdeki benim patlattığım TNT…
Tünelin çıkışına gitmeye başladım. Yukarı doğru giden bir merdiven vardı. Yukarı çıktım. Burası ağaç olmayan bir araziydi. İlerilere gitmeye başladım. İleride bir heykel gördüm ama pek net göremiyordum. Heykele doğru gittim. Ormana geldim. Daha da ileri gidince çakıldan bir yol gördüm. İleriye gittim ve bir köy gördüm. Tam ortasında büyük bir heykel. Köyün ortasından geçtim ve heykele gittim. Yanımda köylüler vardı, konuşuyorlar, ticaret yapıyorlar ve oynuyorlardı. Heykele baktım. Heykeldeki adamın adına bakınca artık eskiden olanları hatırlamıştım. Bu heykel, benim heykelimdi. Onca kurtardığım insan, beni kahraman olarak görmüşlerdi...
Heykelin altına oturdum. Bir kız geliyordu. Saçı kahverengiydi ve uzundu. Kırmızı bir giysi giyiyordu. Elinde gül vardı. Gülü heykelin altına attı ve gitti. O sırada durdu ve arkasını döndü. Kız:
“Y-yoksa, s-sen…” dedi. Kız bana doğru koştu ve sarıldı. Kız:
“İnanamıyorum, s-sen bizi kurtaran kahramansın!” dedi. Ben:
“Ş-şey, üstümden ayrılır mısın?” dedim. Kız ilerilere koştu ve herkese:
“Kahramanımız yaşıyor! O, burada!” dedi…
Bölüm 1
Gözlerimi açtığımda tam lavın yanındaydım. Üstümde bir taht vardı ve onun döşemesi ise cehennem taşıydı. Oranın ortasında bir delik vardı. Bir tüneldeydim. O an, bir şeyler hatırlamaya başladım. Siyah zırhlı bir adam, arkamda insanlar. Benim elmas kılıcım, demir zırhım. Kara zırhlı adamla dövüşüm, domuz zombiler, portallar… Kara zırhlı şövalye ile dövüşümdeki benim patlattığım TNT…
Tünelin çıkışına gitmeye başladım. Yukarı doğru giden bir merdiven vardı. Yukarı çıktım. Burası ağaç olmayan bir araziydi. İlerilere gitmeye başladım. İleride bir heykel gördüm ama pek net göremiyordum. Heykele doğru gittim. Ormana geldim. Daha da ileri gidince çakıldan bir yol gördüm. İleriye gittim ve bir köy gördüm. Tam ortasında büyük bir heykel. Köyün ortasından geçtim ve heykele gittim. Yanımda köylüler vardı, konuşuyorlar, ticaret yapıyorlar ve oynuyorlardı. Heykele baktım. Heykeldeki adamın adına bakınca artık eskiden olanları hatırlamıştım. Bu heykel, benim heykelimdi. Onca kurtardığım insan, beni kahraman olarak görmüşlerdi...
Heykelin altına oturdum. Bir kız geliyordu. Saçı kahverengiydi ve uzundu. Kırmızı bir giysi giyiyordu. Elinde gül vardı. Gülü heykelin altına attı ve gitti. O sırada durdu ve arkasını döndü. Kız:
“Y-yoksa, s-sen…” dedi. Kız bana doğru koştu ve sarıldı. Kız:
“İnanamıyorum, s-sen bizi kurtaran kahramansın!” dedi. Ben:
“Ş-şey, üstümden ayrılır mısın?” dedim. Kız ilerilere koştu ve herkese:
“Kahramanımız yaşıyor! O, burada!” dedi…