Xicho
Altın Madencisi
- Mesajlar
- 373
- En iyi cevaplar
- 0
- Beğeniler
- 74
- Puanları
- 0
Merhabalar ;
Aslında tek amacım D&R 'ye gidip Gran Turismo 5'i almaktı. Fakat GT5'i listede göremeyince bende most wantedi alayım dedim. Neyse hemen konuya geçiyorum ;
Birkaç yıl önce Hot Pursuit ile NFS serisinde büyük bir değişikliğe gidildiğinde -yapımcıyı değiştirmek kadar büyük bir değişiklik yoktur sanırım- zaten vasatları oynamaya başlayan serinin artık tamamiyle yok olacağını düşünen oyuncular büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Evet, yeni yapımcı Criterion'un tamamiyle harika bir iş çıkardığını kimse söylemiyor ama seriye entegre etmeye çalıştığı Burnout karmaşasıyla seriye yeni bir hava, can kattığını da oyunun ortalama puanlarından anlayabiliyoruz.
Hot Pursuit'da online bağlantılarla, arcade havasını oyuna işleyişindeki kaliteyle NFS adına yakışan bir yapım ortaya çıkmıştı. Geçen seneki oyun The Run gibi büyük bir fiyaskodan sonra bu sefer Most Wanted ile Criterion tekrar sahneye dönüyor. Oyunun en iyi arabalarından birinin kontrolü ele aldığınız ilk dakikalardan itibaren yapımcının oyuna verdiği emeği fark edeceksiniz. Özenle seçilmiş müzik listesi, spor arabanızın tünellerde yankılanan sesi ve karanlıktan çıktığınız anda karşınızda parlayan koskocaman şehir; off-road yollardan otobanlara kadar kimi zaman kontrolü elinizden bırakmamanız gereken kimi zamansa maksimum hız için uğraştığınız yarışlar; fırtınalarla boğuştuğunuz yağmurlu veya güneş ışığının otomobilin üzerinde parladığı havalar. Most Wanted'in bir yarış oyunu olduğu doğru fakat yapımcının dikkat ettiği bütün ayrıntılar oyunu mükemmeliyete biraz daha götürüyor.
Most Wanted bir açık-dünya yarış oyunu. Henüz oyunun başından itibaren bütün şehri istediğiniz şekilde gezme özgürlüğüne sahipsiniz. Köprüler, tüneller, yan yollar, çatı katları vs. Fairhaven'de ulaşılabilir durumda. Şehrin herhangi bir yerine herhangi bir yükleme ekranıyla karşılaşmadan ulaşabiliyorsunuz. Yükleme ekranları sadece araç değiştirdiğinizde, multiplayer modlarına geçtiğinizde veya yarışlara başladığınızda karşınıza çıkıyor ve bunlar birkaç saniyeden daha uzun sürmüyorlar.
Peki yarış oyunlarının ana öğesi arabalar ne alemde? Açık-dünya tarzına uygun olarak oyuna başladığınız ilk andan itibaren Most Wanted listesindekiler hariç bütün otomobilleri kullanabiliyorsunuz. Herhangi bir yarışı kazanmanız, görevi yerine getirmeniz gerekmiyor. Tek bir şart var, önce onları bulmanız gerekiyor. Fairhaven'ın dört bir yanına dağılmış olan otomobillerin kimisi çatılarda, kimisi arka sokaklarda, kimisi inşaat bölgelerinde kimisi ise yol kenarında bulunmayı bekliyor. Onları bulduktan sonra ise tek yapmanız gereken yanlarına gidip tek tuşla onu kullanmaya başlamak, bu kadar kolay bütün olay.
Yeni oyuncağınız, en temel parçalarla donanmış halde bulunuyor. Normal lastikler, temel vites özellikleri vb. bulunurken nitro özelliği bulunmuyor. Araçlarınıza yeni özellikler ekleyebilmek için Speed Point denen puanları kullanmanız gerekiyor ve bu puanları da oyunun size sunduğu farklı yollardan elde edebiliyorsunuz. Yarışlara katılarak, hız kameralarına yakalanarak, güvenlik kapılarını kırarak, bilboardları parçalayarak Speed Point'leri kazanabiliyorsunuz fakat bunlar arasında puan kazanmanın en hızlı yolu doğal olarak yarışlarda iyi sonuçlar elde etmek.
Belirli bir araç ile puanlarınızı harcayarak kazandığınız özellikler sadece o araç için sınırlı. Yani lastiklerinden nitrosuna kadar her şeyi ile mükemmeliyete ulaşmış Carrera'dan inip A1'e bindiğinizde diğer araçta yarışarak kazandığınız özellikler bulunmuyor. A1 ile bütün yarışları tekrar kazanmanız gerekiyor. Her aracın seviyeleri zor ile kolay arasında değişen beş farklı yarışı bulunuyor. Bunlar tur bazlı yarışlar, iki nokta arasında yarışlar ve Speed Run adı verilen, yarış sonuna kadar yüksek bir hız ortalaması tutturmanız gereken yarışlar. Yaptığınız yarışlarla Speed Point'lerin yanında aracınıza off-road lastikleri, gelişmiş şasi gibi ek parçalar da kazanabiliyorsunuz.
Grafiklerde son nokta.
Yarışlardan tutun arabınızı modifiyeye kadar bütün özelliklere Easy Drive ile ulaşabiliyorsunuz. Oyun kumandasında analog tuşlarıyla ulaştığınız bu menüde yeni yarışlar için yolu ayarlayabiliyor, multiplayer modlara geçiş yapabiliyorsunuz. Kullanım rahatlığı sayesinde oyununuzu menüye dönme gibi sıkıntılardan kurtaran Easy Drive ile heyecana ara vermeden birçok şeyin kontrolüne hakim olabiliyorsunuz.
Most Wanted deyince aklınıza ilk gelen belki de polislerdir değil mi? Orjinal Most Wanted'ın aksine polisler bu oyunda pek önem taşımıyorlar. Polis araçlarına çarparsanız, radarlara yüksek hızla yakalanırsanız polislerin peşinize düşmesi muhtemel ve siz işleri kızıştırdıkça onların takip seviyeleri de artıyor. Fakat yarışlarda peşinize takılanlara yakalandığınızda yarış sona erse de, açık-dünyada başıboş gezerken yakalanmanız hiçbir şey değiştirmiyor ve haritada arabanızı bulduğunuz yerden tekrar oyuna dönüyorsunuz. Hem de herhangi bir kaybınız olmadan. Peki polislerden kaçmanın anlamı ne derseniz, bilmiyorum. Eğer polislerden kurtulmayı başaramazsanız bu sefer peşinize SWAT ekipleri bile takılıyor ve aracınızı geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu acı bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Çünkü normal polis araçlarına çarptığınızda yolunuza az hasarla devam edebilirken, yarışlarda kazanacağınız araç kitlerine sahip değilseniz SWAT araçları sizi çok hızlı bir şekilde parçalayabiliyorlar.
Tekrar yarışlara dönelim. Yarışlar klasik yarış oyunlarının aksine belirli bir çizgiden başlamıyor. Diğer araçlar heyecanla kapışmaya başlamışken siz de bir kenardan yarışa dahil oluyorsunuz. Araçları kullanması ise oldukça basit. Kullanım mekaniğine alıştıktan sonra en zor yarışları bile halledebiliyor hale geleceksiniz. Zor olanlar, özellikle Speed Run, biraz daha refleks ve hız gerektiriyor. Ancak oyuna ilk adımını atanların bile çabucak entegre olabilecekleri bir sistem mevcut.
Peki bütün bunları niçin yapıyoruz, nereye gidiyor bütün bu Speed Point'ler? Fairhaven'a Aston Martin'le girişinizi yaptığınız andan itibaren tek bir amacınız var: Most Wanted listesinde tepeye oturmak. On araçtan oluşan bu listede her bir aracın Speed Point'leri var ve siz bu araçların puanlarını geçtikçe Easy Drive'da açılan "Most Wanted Yarışları" sekmesinden bu kişiye meydan okuyorsunuz. Belirli bir noktaya ilk gidenin kazandığı bu yarışlar diğerlerine göre biraz daha uzun sürüyor ve polis müdahalesi çok daha fazla. Aracınıza olan hakimiyetiniz, haritayı iyi okumanız ve polis müdahalelerine -kapanlar, kovalamalar- karşı verdiğiniz tepkiler yarışın sonucunu belirleyen etmenler oluyor. Yarışı birincilikte bitirdikten sonra rakibin aracına sahip olmanız için onu yakalayıp, ona kaza yaptırmanız gerekiyor. Artık Easy Drive'dan bu araca istediğiniz zaman ulaşabilirsiniz.
Oyundaki genel amacınız maksimum sayıda Speed Point kazanmak. Her bir aracın beş tane yarış seçeneği olduğundan bütün Speed Point'leri tek bir araçla kazanmanız mümkün değil. Şehrin her bir yanındaki arabaları bulup bu yarışları yaptıkça çoğu yarıştan kazandığınız ödüller aynı olduğu için devamlı aynı şeyi yapıyormuşsunuz hissine kapılacaksınız. Sadece Most Wanted listesindeki biriyle yarışabilmek için farklı otomobillerle aynı yarışları tekrar tekrar yapıyorsunuz. Most Wanted listesinde yükselmenizi tetikleyecek bir nedeniniz de olmayınca -oyuna para vermiş olmak dışında- bütün bu heyecan niye diye kendinize soracaksınız. Neden nitroyu sonuna kadar kullanıp saatte 178 mil hızla radara yakalanıyorum, neden binaların üzerinde yarış yapıyorum, neden Bugatti'min tünellerde yankılanan sesiyle kendimden geçiyorum şeklinde de bu soruları çoğaltabiliriz. Çoğunun cevabı "çünkü eğleniyorum" olacaktır.
Ay ışığında romantizm.
Oyunun tek kişilik modundan yorulduğunuz anda Easy Drive ile hızlı bir geçiş yapabileceğiniz çoklu oyuncu modları da eğlence dolu. Arkadaşlarınızla veya rastgele kişilerle şehri keşfedebilir, pahalı oyuncaklarla çarpışan otomobilleri oynayabilir veya oyunun arcade kısmını biraz daha öne çıkaran en uzun zıplama, en uzun drift yapma gibi mücadelelere girişebilirsiniz. İnternet bağlantısından kaynaklanan aksamalar pek yaşanmıyor ve oyunun akıcılığı eğlence faktörünün en büyük destekleyicilerinden oluyor. Yeni yarıştan önce yarış noktasına kadar yine yarışıyorsunuz ve sadece bu kısa mücadeleler bile gerçekten çok zevkli. Özellikle arkadaşlarınızla oynarken birbirinizi paramparça etmek, kafa kafaya bitiş çizgisine gelmek unutulmaz anlar yaşatıyor.
Evet ne yazık ki içinizde "nereye gittiğini bilmeyen gemi hissiyatı" oyun boyunca ara ara uyanacak. Sonuçta karşınıza kocaman bir açık-dünya var ve her yaptığınız arkadaşlarınızla kıyaslanmak üzere kaydediliyor. Ve diğer yarışlarının aksine bu oyunda yarışn kendisi pek ciddiye alınmıyor. Kumandayı beş dakika önce eline alan birine yenilebilirsiniz veya yalnızca aracınızı hiçbir yere çarpmadığınız için galip gelebilirsiniz. Ne yapacağınız size kalmış. Orjinal Most Wanted'ın oyuncularda yarattığı o etkiyi bir kenara bırakıp, adı aynı olsa da farklı bir oyun olduğunuzu kabul ederseniz oyunun müthiş eğlenceli olduğunu fark edeceksiniz.
Aslında tek amacım D&R 'ye gidip Gran Turismo 5'i almaktı. Fakat GT5'i listede göremeyince bende most wantedi alayım dedim. Neyse hemen konuya geçiyorum ;
Birkaç yıl önce Hot Pursuit ile NFS serisinde büyük bir değişikliğe gidildiğinde -yapımcıyı değiştirmek kadar büyük bir değişiklik yoktur sanırım- zaten vasatları oynamaya başlayan serinin artık tamamiyle yok olacağını düşünen oyuncular büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Evet, yeni yapımcı Criterion'un tamamiyle harika bir iş çıkardığını kimse söylemiyor ama seriye entegre etmeye çalıştığı Burnout karmaşasıyla seriye yeni bir hava, can kattığını da oyunun ortalama puanlarından anlayabiliyoruz.
Hot Pursuit'da online bağlantılarla, arcade havasını oyuna işleyişindeki kaliteyle NFS adına yakışan bir yapım ortaya çıkmıştı. Geçen seneki oyun The Run gibi büyük bir fiyaskodan sonra bu sefer Most Wanted ile Criterion tekrar sahneye dönüyor. Oyunun en iyi arabalarından birinin kontrolü ele aldığınız ilk dakikalardan itibaren yapımcının oyuna verdiği emeği fark edeceksiniz. Özenle seçilmiş müzik listesi, spor arabanızın tünellerde yankılanan sesi ve karanlıktan çıktığınız anda karşınızda parlayan koskocaman şehir; off-road yollardan otobanlara kadar kimi zaman kontrolü elinizden bırakmamanız gereken kimi zamansa maksimum hız için uğraştığınız yarışlar; fırtınalarla boğuştuğunuz yağmurlu veya güneş ışığının otomobilin üzerinde parladığı havalar. Most Wanted'in bir yarış oyunu olduğu doğru fakat yapımcının dikkat ettiği bütün ayrıntılar oyunu mükemmeliyete biraz daha götürüyor.
Most Wanted bir açık-dünya yarış oyunu. Henüz oyunun başından itibaren bütün şehri istediğiniz şekilde gezme özgürlüğüne sahipsiniz. Köprüler, tüneller, yan yollar, çatı katları vs. Fairhaven'de ulaşılabilir durumda. Şehrin herhangi bir yerine herhangi bir yükleme ekranıyla karşılaşmadan ulaşabiliyorsunuz. Yükleme ekranları sadece araç değiştirdiğinizde, multiplayer modlarına geçtiğinizde veya yarışlara başladığınızda karşınıza çıkıyor ve bunlar birkaç saniyeden daha uzun sürmüyorlar.
Peki yarış oyunlarının ana öğesi arabalar ne alemde? Açık-dünya tarzına uygun olarak oyuna başladığınız ilk andan itibaren Most Wanted listesindekiler hariç bütün otomobilleri kullanabiliyorsunuz. Herhangi bir yarışı kazanmanız, görevi yerine getirmeniz gerekmiyor. Tek bir şart var, önce onları bulmanız gerekiyor. Fairhaven'ın dört bir yanına dağılmış olan otomobillerin kimisi çatılarda, kimisi arka sokaklarda, kimisi inşaat bölgelerinde kimisi ise yol kenarında bulunmayı bekliyor. Onları bulduktan sonra ise tek yapmanız gereken yanlarına gidip tek tuşla onu kullanmaya başlamak, bu kadar kolay bütün olay.
Yeni oyuncağınız, en temel parçalarla donanmış halde bulunuyor. Normal lastikler, temel vites özellikleri vb. bulunurken nitro özelliği bulunmuyor. Araçlarınıza yeni özellikler ekleyebilmek için Speed Point denen puanları kullanmanız gerekiyor ve bu puanları da oyunun size sunduğu farklı yollardan elde edebiliyorsunuz. Yarışlara katılarak, hız kameralarına yakalanarak, güvenlik kapılarını kırarak, bilboardları parçalayarak Speed Point'leri kazanabiliyorsunuz fakat bunlar arasında puan kazanmanın en hızlı yolu doğal olarak yarışlarda iyi sonuçlar elde etmek.
Belirli bir araç ile puanlarınızı harcayarak kazandığınız özellikler sadece o araç için sınırlı. Yani lastiklerinden nitrosuna kadar her şeyi ile mükemmeliyete ulaşmış Carrera'dan inip A1'e bindiğinizde diğer araçta yarışarak kazandığınız özellikler bulunmuyor. A1 ile bütün yarışları tekrar kazanmanız gerekiyor. Her aracın seviyeleri zor ile kolay arasında değişen beş farklı yarışı bulunuyor. Bunlar tur bazlı yarışlar, iki nokta arasında yarışlar ve Speed Run adı verilen, yarış sonuna kadar yüksek bir hız ortalaması tutturmanız gereken yarışlar. Yaptığınız yarışlarla Speed Point'lerin yanında aracınıza off-road lastikleri, gelişmiş şasi gibi ek parçalar da kazanabiliyorsunuz.
Grafiklerde son nokta.
Yarışlardan tutun arabınızı modifiyeye kadar bütün özelliklere Easy Drive ile ulaşabiliyorsunuz. Oyun kumandasında analog tuşlarıyla ulaştığınız bu menüde yeni yarışlar için yolu ayarlayabiliyor, multiplayer modlara geçiş yapabiliyorsunuz. Kullanım rahatlığı sayesinde oyununuzu menüye dönme gibi sıkıntılardan kurtaran Easy Drive ile heyecana ara vermeden birçok şeyin kontrolüne hakim olabiliyorsunuz.
Most Wanted deyince aklınıza ilk gelen belki de polislerdir değil mi? Orjinal Most Wanted'ın aksine polisler bu oyunda pek önem taşımıyorlar. Polis araçlarına çarparsanız, radarlara yüksek hızla yakalanırsanız polislerin peşinize düşmesi muhtemel ve siz işleri kızıştırdıkça onların takip seviyeleri de artıyor. Fakat yarışlarda peşinize takılanlara yakalandığınızda yarış sona erse de, açık-dünyada başıboş gezerken yakalanmanız hiçbir şey değiştirmiyor ve haritada arabanızı bulduğunuz yerden tekrar oyuna dönüyorsunuz. Hem de herhangi bir kaybınız olmadan. Peki polislerden kaçmanın anlamı ne derseniz, bilmiyorum. Eğer polislerden kurtulmayı başaramazsanız bu sefer peşinize SWAT ekipleri bile takılıyor ve aracınızı geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu acı bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Çünkü normal polis araçlarına çarptığınızda yolunuza az hasarla devam edebilirken, yarışlarda kazanacağınız araç kitlerine sahip değilseniz SWAT araçları sizi çok hızlı bir şekilde parçalayabiliyorlar.
Tekrar yarışlara dönelim. Yarışlar klasik yarış oyunlarının aksine belirli bir çizgiden başlamıyor. Diğer araçlar heyecanla kapışmaya başlamışken siz de bir kenardan yarışa dahil oluyorsunuz. Araçları kullanması ise oldukça basit. Kullanım mekaniğine alıştıktan sonra en zor yarışları bile halledebiliyor hale geleceksiniz. Zor olanlar, özellikle Speed Run, biraz daha refleks ve hız gerektiriyor. Ancak oyuna ilk adımını atanların bile çabucak entegre olabilecekleri bir sistem mevcut.
Peki bütün bunları niçin yapıyoruz, nereye gidiyor bütün bu Speed Point'ler? Fairhaven'a Aston Martin'le girişinizi yaptığınız andan itibaren tek bir amacınız var: Most Wanted listesinde tepeye oturmak. On araçtan oluşan bu listede her bir aracın Speed Point'leri var ve siz bu araçların puanlarını geçtikçe Easy Drive'da açılan "Most Wanted Yarışları" sekmesinden bu kişiye meydan okuyorsunuz. Belirli bir noktaya ilk gidenin kazandığı bu yarışlar diğerlerine göre biraz daha uzun sürüyor ve polis müdahalesi çok daha fazla. Aracınıza olan hakimiyetiniz, haritayı iyi okumanız ve polis müdahalelerine -kapanlar, kovalamalar- karşı verdiğiniz tepkiler yarışın sonucunu belirleyen etmenler oluyor. Yarışı birincilikte bitirdikten sonra rakibin aracına sahip olmanız için onu yakalayıp, ona kaza yaptırmanız gerekiyor. Artık Easy Drive'dan bu araca istediğiniz zaman ulaşabilirsiniz.
Oyundaki genel amacınız maksimum sayıda Speed Point kazanmak. Her bir aracın beş tane yarış seçeneği olduğundan bütün Speed Point'leri tek bir araçla kazanmanız mümkün değil. Şehrin her bir yanındaki arabaları bulup bu yarışları yaptıkça çoğu yarıştan kazandığınız ödüller aynı olduğu için devamlı aynı şeyi yapıyormuşsunuz hissine kapılacaksınız. Sadece Most Wanted listesindeki biriyle yarışabilmek için farklı otomobillerle aynı yarışları tekrar tekrar yapıyorsunuz. Most Wanted listesinde yükselmenizi tetikleyecek bir nedeniniz de olmayınca -oyuna para vermiş olmak dışında- bütün bu heyecan niye diye kendinize soracaksınız. Neden nitroyu sonuna kadar kullanıp saatte 178 mil hızla radara yakalanıyorum, neden binaların üzerinde yarış yapıyorum, neden Bugatti'min tünellerde yankılanan sesiyle kendimden geçiyorum şeklinde de bu soruları çoğaltabiliriz. Çoğunun cevabı "çünkü eğleniyorum" olacaktır.
Ay ışığında romantizm.
Oyunun tek kişilik modundan yorulduğunuz anda Easy Drive ile hızlı bir geçiş yapabileceğiniz çoklu oyuncu modları da eğlence dolu. Arkadaşlarınızla veya rastgele kişilerle şehri keşfedebilir, pahalı oyuncaklarla çarpışan otomobilleri oynayabilir veya oyunun arcade kısmını biraz daha öne çıkaran en uzun zıplama, en uzun drift yapma gibi mücadelelere girişebilirsiniz. İnternet bağlantısından kaynaklanan aksamalar pek yaşanmıyor ve oyunun akıcılığı eğlence faktörünün en büyük destekleyicilerinden oluyor. Yeni yarıştan önce yarış noktasına kadar yine yarışıyorsunuz ve sadece bu kısa mücadeleler bile gerçekten çok zevkli. Özellikle arkadaşlarınızla oynarken birbirinizi paramparça etmek, kafa kafaya bitiş çizgisine gelmek unutulmaz anlar yaşatıyor.
Evet ne yazık ki içinizde "nereye gittiğini bilmeyen gemi hissiyatı" oyun boyunca ara ara uyanacak. Sonuçta karşınıza kocaman bir açık-dünya var ve her yaptığınız arkadaşlarınızla kıyaslanmak üzere kaydediliyor. Ve diğer yarışlarının aksine bu oyunda yarışn kendisi pek ciddiye alınmıyor. Kumandayı beş dakika önce eline alan birine yenilebilirsiniz veya yalnızca aracınızı hiçbir yere çarpmadığınız için galip gelebilirsiniz. Ne yapacağınız size kalmış. Orjinal Most Wanted'ın oyuncularda yarattığı o etkiyi bir kenara bırakıp, adı aynı olsa da farklı bir oyun olduğunuzu kabul ederseniz oyunun müthiş eğlenceli olduğunu fark edeceksiniz.
