Diskoverybox
Ağaç Yumruklayıcı
- Mesajlar
- 30
- En iyi cevaplar
- 0
- Beğeniler
- 1
- Puanları
- 110
-Yeni arkadaşlarının adını hala öğrenememişlerdi.Ama bu onları huzursuz etmiyordu.Bir gün öğreneceklerdi herhalde.Ama Jack dayanamayıp sordu:Adın ne dostum ? O da sadece ''Mark'' dedi.Böyle bir ismi ilk defa duyuyorlardı.Herhalde o olmasaydı hayatlarında hiç de duymayacaklardı.Tanıştıklarına göre Herobrine'nin tuzaklarını biraz daha araştırmaları gerekti.Araştırmaya gittiler.Basit bir tuzak çıktı karşılarında.Bir zindan.Kenarlarından gittiler.Ama bu kötü oldu.Çünkü hiç akıl edemeyecekleri bir tuzaktı.Kenardan geçtiklerinden 3 saniye sonra o zindana düştüler.Çok fazla zombi vardı.Bu yüzden zombilerin çıktığı yere bir türlü gidemiyorlardı.Bu yüzden durduramıyorlardı.Akıllarına bir fikir geldi.Zombiler ışıkta yanıyordu.Bu yüzden meşala yaktılar.Sonra zindandan çıkmak için merdiven yapıp çıktılar.Ama bu sefer hiçbir not yoktu.Mark dedi ki ''Herobrine'yi yakalamamız lazım yoksa hiç rahat etmeyeceğiz.Kalesi Nether'de ! '' Plan yapmışlardı.Yarın gece saat 12:00'de evin bahçesinde buluşacaklardı.Mark Nether'i hazırlamıştı.
Yarın Saat 12:00
Hepsi orada toplanmıştı.Hepsi en güçlü silahlarını almışlardı.Hatta ok ve yay da aldılar.Ve birazda yiyecek almışlardı.
Kalesine giderken bir tuzakla karşılaşmışlardı.Heryer örümcek doluydu.Tabi tecrübeli oldukları için saldırdılar.Sonra yola devam ettiler.Önlerini yokluyorlardı.Tuzak olabilirdi.Bir kapıdan geçtikten sonra bir tabela daha gördüler.Okudular.Yazan yazı şöyleydi ''Hmm demek Nether'e geldiniz'' Sonra bir başka tabela daha gördüler ''Gidin Buradan Yoksa Sonuçlarına Katlanırsınız''Hepsi ürkmüştü.Ama dönmediler.Sonra da kapısında Herobrine'nin Odası yazan bir oda gördüler.Tabi ki hemen girdiler.Ama o da ne ? Sanki önceden geleceklerini biliyorlarmış gibi bir tuzak vardı.Bu sefer sandık vardı.Açtılar.Ve lav fışkırmaya başladı.Hemen kaçtılar.Sonra yollarına devam ettiler.Birden Herobrine'yi gördüler.Mark ok atıyor.Jack kılıçla saldırıyor.Jack'in arkadaşı ise yardımcı köpeğinin onu yakalamasını söylüyordu.Herobrine dayanamayarak görünmez olmuştu.Yiyecek hiçbir şeyleri kalmamıştı.Kılıçları kırılmıştı.Okları bitmişti.Yorulmuşlardı.Bu yüzden döndüler.Ama o da ne ? Evleri param parça olmuştu.Sonra bir dağın tepesine çıktılar.Ve karşılarında Herobrine,örümcek ordusu,zombi ordusu ve creeper ordusu vardı.Saldıramazlardı.Hemen sandala atlayıp yol almışlardı.Ama şimdide Herobrine onları öldürmeyi kafasına takmıştı.Yapmadan da peşlerini bırakmayacak gibiydi.Ahtopotlar sandalları batırmaya çalışıyorlardı.Ama sonunda bir gemiyle karşılaştılar.Hemen oraya gittiler.Biraz dinlendiler.Kaptana başlarından geçen her şeyi anlattılar.Kaptan da kurtulacaksınız.Çünkü New York'a gidiyoruz demişti.Orda tek başlarına olmayacaklardı.Ama ne yaparlarsa yapsınlar peşlerinden ayrılmıyordu Herobrine.New York'a geldiklerinde Herobrine çıldırdı.Elindeki tüm TNT'leri aldı.Ve Jack ve arkadaşlarının kalacağı yeri yok etti.Şimdi kaçacak hiçbir yerleri yoktu.Sonra birden Zack diye bir adam jetpack (oyunda uçuyoruz ya o işte) kullanarak uçtu.Ve elindeki oku kullanarak ona vuruyordu.Herobrine gülmeye başladı.Sonra Zack'in arkasından koca bir ok ordusu geldi.Herobrine yine de gülmeye devam etti.Jetpack'ı olmayanlar tanklara bindi.Hepsi ateş etsede hiçbir işe yaramıyordu.Ama Herobrine sıkılmaya başladı.Ve koca bir örümcek ordusu çağırdı.En az 2000 tane örümcek vardı.Anlaşılan bir savaş çıkmıştı.Tüm ordular toplandı.Ateş emri verildi.Ama bunlar 5-6 tane örümceğin yok olmasını sağlıyordu.Bu yüzden örümcekler ışıkta ölmüyordu.Ama bunu sağlayacak bir icatları vardı.Onu kullandılar.Makine Güneş'e bir ışın tuttu.Güneş'te ayna gibiydi.O ışın örümceklerin üzerine geliyordu.Örümceklerle savaş bu nedenle pek uzun sürmedi.Herobrine kalesine geri ışınlandı.Ama henüz savaş bitmemişti.Bir kale yaptılar.birçok tuzak kurdular.Tüm savaşçılar yerlerini aldı.Ve bir sessizlikten sonra bir ses duyuldu.Herobrine geliyordu.Eli ve çantası boştu.hiçbir savaş aleti yoktu.Bir ordusu da yoktu.Herobrine şunları söyledi ''Şuanlık pes ediyorum.Ama tekrar görüşeceğiz!!'' Sonrada yok oldu.herkes sevinç çığlıkları attı.Minecraft Dünyası sonunda huzura kavuşmuştu.
Zaten ders çalışmam gerekirken bilgisayara bakıyordum.Baya saçmaladığım olmuştur.Ve bu bölüm son.Çünkü çok uzun sürdü.Ama merak etmeyin.Yeni bir hikaye üzerinde çalışıyorum.
Yarın Saat 12:00
Hepsi orada toplanmıştı.Hepsi en güçlü silahlarını almışlardı.Hatta ok ve yay da aldılar.Ve birazda yiyecek almışlardı.
Kalesine giderken bir tuzakla karşılaşmışlardı.Heryer örümcek doluydu.Tabi tecrübeli oldukları için saldırdılar.Sonra yola devam ettiler.Önlerini yokluyorlardı.Tuzak olabilirdi.Bir kapıdan geçtikten sonra bir tabela daha gördüler.Okudular.Yazan yazı şöyleydi ''Hmm demek Nether'e geldiniz'' Sonra bir başka tabela daha gördüler ''Gidin Buradan Yoksa Sonuçlarına Katlanırsınız''Hepsi ürkmüştü.Ama dönmediler.Sonra da kapısında Herobrine'nin Odası yazan bir oda gördüler.Tabi ki hemen girdiler.Ama o da ne ? Sanki önceden geleceklerini biliyorlarmış gibi bir tuzak vardı.Bu sefer sandık vardı.Açtılar.Ve lav fışkırmaya başladı.Hemen kaçtılar.Sonra yollarına devam ettiler.Birden Herobrine'yi gördüler.Mark ok atıyor.Jack kılıçla saldırıyor.Jack'in arkadaşı ise yardımcı köpeğinin onu yakalamasını söylüyordu.Herobrine dayanamayarak görünmez olmuştu.Yiyecek hiçbir şeyleri kalmamıştı.Kılıçları kırılmıştı.Okları bitmişti.Yorulmuşlardı.Bu yüzden döndüler.Ama o da ne ? Evleri param parça olmuştu.Sonra bir dağın tepesine çıktılar.Ve karşılarında Herobrine,örümcek ordusu,zombi ordusu ve creeper ordusu vardı.Saldıramazlardı.Hemen sandala atlayıp yol almışlardı.Ama şimdide Herobrine onları öldürmeyi kafasına takmıştı.Yapmadan da peşlerini bırakmayacak gibiydi.Ahtopotlar sandalları batırmaya çalışıyorlardı.Ama sonunda bir gemiyle karşılaştılar.Hemen oraya gittiler.Biraz dinlendiler.Kaptana başlarından geçen her şeyi anlattılar.Kaptan da kurtulacaksınız.Çünkü New York'a gidiyoruz demişti.Orda tek başlarına olmayacaklardı.Ama ne yaparlarsa yapsınlar peşlerinden ayrılmıyordu Herobrine.New York'a geldiklerinde Herobrine çıldırdı.Elindeki tüm TNT'leri aldı.Ve Jack ve arkadaşlarının kalacağı yeri yok etti.Şimdi kaçacak hiçbir yerleri yoktu.Sonra birden Zack diye bir adam jetpack (oyunda uçuyoruz ya o işte) kullanarak uçtu.Ve elindeki oku kullanarak ona vuruyordu.Herobrine gülmeye başladı.Sonra Zack'in arkasından koca bir ok ordusu geldi.Herobrine yine de gülmeye devam etti.Jetpack'ı olmayanlar tanklara bindi.Hepsi ateş etsede hiçbir işe yaramıyordu.Ama Herobrine sıkılmaya başladı.Ve koca bir örümcek ordusu çağırdı.En az 2000 tane örümcek vardı.Anlaşılan bir savaş çıkmıştı.Tüm ordular toplandı.Ateş emri verildi.Ama bunlar 5-6 tane örümceğin yok olmasını sağlıyordu.Bu yüzden örümcekler ışıkta ölmüyordu.Ama bunu sağlayacak bir icatları vardı.Onu kullandılar.Makine Güneş'e bir ışın tuttu.Güneş'te ayna gibiydi.O ışın örümceklerin üzerine geliyordu.Örümceklerle savaş bu nedenle pek uzun sürmedi.Herobrine kalesine geri ışınlandı.Ama henüz savaş bitmemişti.Bir kale yaptılar.birçok tuzak kurdular.Tüm savaşçılar yerlerini aldı.Ve bir sessizlikten sonra bir ses duyuldu.Herobrine geliyordu.Eli ve çantası boştu.hiçbir savaş aleti yoktu.Bir ordusu da yoktu.Herobrine şunları söyledi ''Şuanlık pes ediyorum.Ama tekrar görüşeceğiz!!'' Sonrada yok oldu.herkes sevinç çığlıkları attı.Minecraft Dünyası sonunda huzura kavuşmuştu.
Zaten ders çalışmam gerekirken bilgisayara bakıyordum.Baya saçmaladığım olmuştur.Ve bu bölüm son.Çünkü çok uzun sürdü.Ama merak etmeyin.Yeni bir hikaye üzerinde çalışıyorum.