Paranormal/İlginç/Garip Hikayeler Veya Olaylar Hepsi Burada!

Excuted

-Calibre-
Mesajlar
615
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
270
Puanları
0
Arkadaşlar öncelikle konumdaki olayları part part ekliyeceğim çünkü birçok konuda emeklerim boşa gitti.Tutarsa paylaşmaya devam edeceğim.Konumu arşivimdeki olaylarla oluşturacağım o yüzden alıntı görürseniz şaşırmayın.
1994'de Muğla Üniversitesinde Yaşanan Olay

Bende size başımdan geçen bir olayı anlatacağım. 1994 senesinde Muğla Üniversitesinde okuyordum ve üniversitenin bahçesindeki yurtta kalıyordum. Universite şehirden 10 dakikalık bir mesafede yüksekçe bir alana kurulmuştu. Kız ve erkek yurdu yanyana uzanıyordu. Kız yurdundan bir arkadaşım vardı.Gerçek ismini buraya yazmıyacam kendisinden Sibel diye bahsedeceğim. Yurta sürekli garip olaylar oluyor geceleyin derinden gelen tefli çalgı sesleri duyuluyor ama nereden geldiği anlaşılamıyırdu. Sürekli kafayı yiyenler çıkıyordu. Odalar 6 kişilikti.Sibelin oda arkadaşı her gece uykusundan geldiler geldiler diye çığlıklar atarak uyanıyordu. Rüyasında insana benzeyen ama bacakları keçi bacağı gibi olan kişilerin onu uyandırdığını söylüyordu. Kız artık uyku uyuyamıyordu altı yedi gündür uyumamıştı. Ne zaman göz kapaklarını indirse o adamlar onu kolundan tutup karanlık bir çimenliğe doğru çekiyorlardı. Müzik sesleri en çok Sibellerin odasından duyuluyordu tamda sabah ezanı zamanı, günün ilk ışıklarla aydınlanmaya başladığı alaca karanlıklada kayboluyordu. Çarşamba akşamı saat 23:00 cıvarında Sibelin arkadaşı geldiler diye çığlık atarak yurdun üçüncü katından aşağı atladı ve öldü. Bu olay Hürriyet gazetesinde yurta ******* diyede çıkmıştı.Bunu üniversitenin büyük bir kısmı ve ben gördüm çünkü ikinci öğretimler o saate dersten çıkıp durağa doğru yurtların önünden yürüyordu. Bu olay arkadaşımı çok sarstı
uzun süre kendisine gelemedi. Yurta cuma gümleri banyo gününür saat 22 de başlar 23 te su soğuduğu için kendiliğinden biter. Sibel saat 23 te banyoya gitmiş. Uzun bir koridor gibi ve sağlı sollu duş bölmeleri var yalnız kapısı yok girişler perdeli. Sibel de benim gibi ikinci öğretim. Su bitmesin diye hemen yurda geliyor. Odaya gidiyor kimse yok. Hemen malzemelerini alıp banyoyo gidiyor. Banyoda 3 kabin dolu 8 sağda 8 solda toplam 16 kabin var. Sibel de birine giriiyor ve duş alıyor. Su ılmış bile hızlıca banyo yapıyır yavaş yavaş diğer kabinlerden gelen su sesleri kesiliyor. Su buz gibi oluyor sibel havluya sarılıp çıkıyor. Son kabinden hala su sesi geliyor ama su buz gibi olduğu için Sibel herhalde açık unutulmuştur diye kabine gidiyor ve perdeyi açıyor. Şok oluyor çünkü belden aşağısı keçi bacaklı olan bir kız yıkanıyor. Sibel imdat diye bağırarak odasına koşuyor. Odada diğer bir arkadaşı banyodan yeni çıkmış kurulanıyor. Olanları ona anlatıyor kız arkadaşı anlamsızca gülmeye başlıyor ve böylemi? diyerek birden havlusunu açıyor. Sibel dona kalıyor çünkü onunda bacakları keçi bacağı gibi!..Çığlıklar atarak televizyon odasına kuşuyor diğer kızlar onu sakinleştirmeye çalışıp odasına ve banyoya bakıyorlar ama kimse yok daha sonra Sibelin oda arkadaşı diğer arkadaşlarıyla birlikte sinemadan geliyor. Son iki derse girmeyip sinemaya gitmişler ve daha yeni gelmişler Kız arkadaşım bundan sonra okulu bıraktı ve memleketi olan manisaya giti.


ELIZABETH BATHORY

Kanlı Kontes veya Kontes Dracula olarak da adlandırılan Bathory (1560-1614), yaklaşık 650 genç kıza işkence yapmak ve öldürmekle suçlanmıştır.

Efsaneye göre bu Macar kontesi, genç kızların kanlarıyla yıkanmanın onu yaşlanmaktan kurtaracağını düşünüyordu.
1610 yılında ömür boyu ev hapsine mahkum edilen Bathory, son 4 yılını burada geçirmiştir.

1998'de İlginç İntihar Girişimi

1998'de bir fransızın denediği *******. bu adam oldukça karmaşık bir ******* girişiminde bulundu. bir deniz kıyısında yüksek bir yamacın tepesine çıkıp boynuna bir ip bağladı, ipi de büyük bir kayaya bağladı. sonra zehir içti ve
kendini ateşe verdi. uçurumdan atlarken de tabancayla kafasına ateş etti! ama devamı daha ilginç. çünkü kurşun onu ıskalayıp ipi kesti, boylece adam suya düştüğünde asılı kalmadı. soğuk su yanan elbiselerini söndürmekle
kalmadı aynı zamanda onu şoka sokarak yuttuğu zehri kusmasını sağladı. sudan bir balıkçı tarafindan çıkarılıp hastahaneye götürülen adam orada hipotermi (vücut ısısının aşırı düşmesi)den dolayı öldü...

İnternetteki İlginç bir İlan; Mangal köpeği
http://store.****************/92/bb/b2/92BBB22C2B4AABF1A285488EC8D4AEF1.jpg
Çukakabra Efsanesi(Efsane olabilir ama gerçeklik payı çok yüksek bir olay)
Çupakabra adının ilk saldırılarında öldürdüğü keçi gibi ahıl hayvanların boğaz kısımlarından ısırması ve hayvan cesetlerinin kanlarının çekilmiş bulunması sebebiyle verildiği bilinmektedir. Çupa-kabra İspanyolca “Keçi-kanı-emen” anlamında kullanılmaktadır.

Görüldüğü Yerler

İlk olarak Portorico’nun Canovanas isimli beldesinde görülmüştür. Günümüzde yaygın olarak Amerika Birleşik Devletleri, Orta Amerika (Meksika, El Salvador ve Guatemala) ve Güney Akenika’da Brezilya ve Şili ‘de görüldüğü iddia edilmektedir.

Bazılarına göre bu yaratık mağaralarda yaşamaktadır. Kimileri onların gelecekten veya 5 nci boyuttan geldiğini iddia edereler.

Tanımlamalar

Bazı görgü tanıkları onun gri uzaylılara benzer şekilde kafasının iki yanında keskin gözleri olan 4,5 metre boyunda bir yaratık olduğu bazıları ise dinazor gibi yürüyen bir bedene sahip olduğunu söylemiştirİki küçük kolu üç adet keskin çengeli anımsatan tırnaklı elle bitmektedir. Tıpkı sürüngenlerde olduğu gibi güçlü iki bacağında da üç adet pençe bulunmaktadır. Sırtında dikey mahmuzları vardır. Aniden ortaya çıkar ve ağaçların tepelerine kadar sıçrayabilir. Kafası ovaldir ve güçlü uzun bir çenesi vardır. Kırmızı beyaz büyük boncuklar gibi iki gözü ve burun hizasında iki adet küçük deliği olduğu anlatılmaktadır. Küçük ağzının içerisindeki vampirlerinki gibi sivri dişleri çenenin alt ve üst kısmında sıralanmıştır.
Vucududun her yanı oldukça gür kıllarla kaplıdır. Görgü tanıkların tamamı bu kılların siyah renkli olduğunu söylemişlerdir.Ancak tıpkı bir bukalemun gibi renk değiştirebilmektedir. Karanlıkta siyah ve koyu kahverengi olurken gün ışığında yeşil, gri-yeşil veya açık kahverengi ve bej olabilmektedir.


Arkadaşlar bu sefer bir belgeselde izlediğim bir olayı hatırladığım kadarıyla paylaşmak istiyorum...
2000 yılında bir polis memuruna gelen ihbarda bir kamyon şoförünün havada uçan bir ev gördüğü söylendi.Olay yerine gelen polis üçgen bir cisim gördü ve ihbarı onayladı.Polis cisme iyice yaklaşınca arabadan indi ve cisim polis memurunun üstünde 5-6 saniye durduktan sonra hızlıca ortadan kayboldu.Polis memuru cismin gittiği yönü söyledi.Başka bir polis memuru yönledirirdi.O polis memurununda üstünde 5-6 saniye durduktan sonra kayboldu.Bu seferde başka bir polis memuru yönlendirildi ve bu polis memuruda cismi gördü ama bu sefer cismin fotoğrafı çekildi.
Arkadaşlar ddiğim gibi belgeselde izlediğim içinfotoğraf elimde yok ama fotoğrafı gördüm.

ÖLÜM ODASI

Ontario/Kanada’daki Amhurstberg kasabası; Detroit Nehri kıyısında kurulu sevimli, sakin ve eski bir yerleşimdir. Büyük metropolitan bölgesinden bir saatlik araba yolculuğuyla, sanki bir önceki yüzyıldan izler taşıyan bu kasabaya ulaşılır. En iyi arkadaşlarımdan biri olan Pattı Henson, Windsor Üniversitesinde okuyorken ailesi ile birlikte kalıyordu. Ailesi, ön kısmında babasının mücevher dükkanı için Uygun bir kısım da bulunan eski, gecen yüzyıl sonunda yapılmış bir çiftlik evi satın almıştı. Patti’nin iki büyük çoban köpeği vardı ve bu eve taşınılması, en çok onları mutlu etmişti.
İlk başlarda, olay bir rahatsızlıktan ibaretti. Arka yatak odalarından biri hep soğuktu. Kaloriferlere ne kadar çok dilim eklense de, oda kemikleri donduracak kadar soğuktu. Sonra Patti, çoban kopeklerinin o odaya hiç girmediklerini fark etti. Zorla içeri sokulursalar hırlıyorlar kulaklarını geriye yatırıyor ve izin verilir verilmez odayı terk ediyorlardı.
Bir keresinde beni yemeğe davet etmişlerdi ve neden olduğunu söylemeksizin o yatak odasına girip neler hissettiğimi söylememi istediler. Detroit’teki Wayne Üniversitesinde bir psişik deneye katılmıştım ve bir bakıma “hassas” olarak kabul ediliyordum. Kabul ettim ve odaya girer girmez, “diken üstünde oturuyor” gibi oldum. İçim üşümüştü ve kendimi çok üzgün hissediyordum. Bunu Patti’ye anlattım ve ailedeki herkesin bu odadayken aynı şeyi hissettiğini anlattı bana. Hiç kimse o odada uyumak istemiyordu ve eğer yatmak zorunda kalırlarsa, korkunç bir ölümle ilgili kabuslar görüyorlardı. Dahası yatak odasının kapısı bir türlü kapalı kalmıyordu. Arada bir, etrafta kimseler yokken ve pencereler de kapalıyken yüksek bir sesle birden açılıveriyordu.
Merakim iyice arttığından, ertesi gün yerel Tarih Derneği ile bağlantıya geçtik ve şunu öğrendik O odada kıskanç bir koca karısını bıçaklayarak vahşice öldürmüş ve daha sonra kendi bileklerini kesip, ******* etmişti. Tabi k köpeklere herkes hak verdi, madem girmek istemiyorlardı, girmeyeceklerdi. O oda artık kiler olarak kullanılıyordu.

Aarkadaşlar konu tutarsa paylaşmaya devam edicem...

EKLEME:
sapık videocuLARA BASKIN!

BAŞIMDAN GEÇEN PARANORMAL(CİN) OLAYI
Arkadaşlar memleketteyiz ağzımı yüzümü yıkıyorum.Yanımda sadece pantolunun göründüğü bir insan gördüm sadece kot pantolonu vardı.Kardeşim diye düşündüm ama fazla büyüktü.Kafamı kaldırdım ve hiç kimse yoktu.2 gün sonra eve döndük yol yorgunuz babamdan azar yedim(babam çok serttir) o yüzden odamda oturuyorum.Sonra kot pantolonlu üstündü giysi olmayan bir kişi gördüm ağzı yüzü yamuktu 2-3 sn gördükten sonra kayboldu.Yarın annemler televizyonda saçma sapan bir şey izliyor yatak odasına gittim orda biraz malum işi yaptım :D.Sonra televizyon izlemeye başladım sinyal yok dedi siyah ekran geldi dıdınnnnn filmlerde uzaylı sesi olurya :D onun gibi ses gelmeye başladı.Tabi o G. korkusuyla gittim babam düzeltiyim sorun vardır dedi.Sonra kapatıp açtım ses sinyali yok dedi sonra babam düzeltti.
Not:Günde en az 5-6 kez cin derim.

Waverly Hills Sanatoryum (Paranormal Mekan)

http://store.****************/f5/e6/1a/F5E61AE80E6B3BB523F45DFF2A0E4501.jpg

1910 senesinde açılan Waverly Hills Sanatoryum'u ABD/Kentucky'de ilk defa hizmet vermeye başlamıştır. 1926 senesinde tamamen tamamlanan sağlık kompleksi, hastalıkları yüzünden toplumdan dışlanan insanlara tekrar bir çıkış yolu sağlamak için kurulmuş. 20. yüzyılın en büyük paranormal olaylarının yaşandığı bu tarihi mekâna tur bile düzenlenmiyor. Bulunduğu yere öylece terkedilmiş sanatoryum, gündüz bile korkunç gözüküyor.

http://store.****************/e3/54/f7/E354F780CAED56D76F3125CC76781AA3.jpg

İlk zamanlar iyi hizmetler verirken 1926 senesinden sonra artan nedensiz ölümler ve intaharlar sayesinde Waverly Hills'de toplam 63.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Hayalet görüntüleyicilerinin bile çekinerek yaklaştığı bu mekandan çekilen bazı resimler aşağıda.

http://store.****************/bf/ee/f1/BFEEF18EFADEA9F5F0A7554E2B13283A.jpg

Karanlık, bunaltıcı ve tüyler ürpertici bu mekâna girmek akıl kârı iş değil. Saptanan bazı raporlara göre geceleri, dolaşan hastaların ruhları çok rahat bir şekilde görülebiliyormuş. Gündüzleri ise hasta hücrelerinden yardım bağırışları duyuluyormuş.
http://store.****************/c6/59/07/C65907473200F23981B156A750AEEF7B.jpg

Bu yerde hayalet falan yok Call Of The Wildman'de bu yere girildi ve hiç hayalet falan yoktu :D
Shanti Deva- Geçmiş Yaşamını Hatırlıyor
1930 yılında Hindistan’ın Delphi şehrinde yaşayan 4 yaşındaki Shanti Deva, anne ve babasına daha önce Hindistan’ın Mathura şehrinde yaşadığını söyledi. Daha önceki yaşamında 3 çocuk annesi olduğunu ve adının da Ludgi olduğunu söyleyip durunca küçük Shanti’nin ailesi bu olayı araştırmaya karar verdi. Kızın ailesi Muttra diye bir köye gitti ve orada daha önce Ludgi adında bir kadının yaşadığını öğrendi. Bunun üzerine ailesi küçük Shantiyi bu köye götürmeye karar verdi. 4 yaşındaki küçük kız köye gidince bir anda o köyün lehçesinde konuşmaya başladı ve çocuklarını ve kocasını hatırladığını söyledi. Eski yaşamı ile ilgili tam 24 kanıt sunarak eski yaşamını hatırladığını da bu şekilde ailesine kanıtlamış oldu.

Peygamberimizin Cehennemde Gördükleri;
Peygamber Efendimizin sav Miraçta Cehennem bekçisi Malik ile konuşması
Peygamber Efendimiz sav anlatıyor
Malik cehennemden iğne deliği deliği kadar bir yer açtı. Oradan iplik inceliğinden siyah bir duman çıktı. O duman bir saat çıksaydı; bütün yeri ve semaları o dumanın karanlığı sarardı. Güneşin, ayın ve diğer aydınlık veren şeylerin ziyası ve nuru görünmezdi; mahvolurdu. Ancak Malik, o deliği o anda eli ile sığadı; o duman yok oldu. Bana şöyle dedi:
_Buradan içeri bakın.
Bakınca gördüm ki, cehennem birbirinin atında yedi tabakadır. En yukarısı cehennemdir ki; oraya müminlerin en asileri girer. Bunun azabı, diğerlerinden hafiftir.
2.si lezadır. Buraya Nasara girecektir.
3.sü hutamedir. Buraya da Yahudiler girerler.
4.sü sairdir. Buraya da Sabiler girerler.
5.si sakardır. Buraya da mecusiler girerler.
6.sı cahimdir. Buraya da müşrikler girerler.
7.si haviyedir. Buraya da münafıklar girerceklerdir. Bir de Allahlık davası güdenler girerler. Firavun, Nemrut gibi.
Ben, aşağı tabakada olanların azaplarının şiddetinden bakmaya takat getiremedim. Ancak üst tabakada olanlara baktım; braya ümmetimin asileri girerler. Buraya bakınca gördüm ki: Oradaateşten yetmiş derya var. Her deryanın kenarında ateşten birer şehir var. Her şehirde ateşten yetmiş bin ev var. Her evin içindei ateşten yetmişbin sandık var. O sandıkların içinde de, erkekler vekadınlar var. Oraya hapsolmuşlar; yanlarında yılanlar ve akrepler var. Şöyle sordum:
_Ey Malik, bu sandıkların içinde hapsolanlar kimlerdir?
Şöyle anlattı:
_Bunların bazısı insanlara zulüm edip haksız yere malını alanlardır. Bazısı da büyüklük sayıp zalim cebbarlık edenlerdir. Hâlbuki Büyüklük, celal ve ikram sahibi Yüce Allaha mahsustur.

Sonra, bir kavim gördüm; dudakları deve ve köpek dudakları gibi idi. Karınları da şişmişti. Zebaniler, ateşten tokmaklarla bunların karınlarına vurup duruyorlardı. Karınlarında bağırsakları kopuyor; dübürlerinden dökülüyordu. Tekrar içlerinden bağırsak yaratılıyordu; zebaniler yine vurup döküyordu. Onlara böylece azap ediyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Dedim; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar ümmetinizde yetim malını haksız yere yiyenlerdir.

Bir kavim gördüm, karınları dağlar gibi şişmişti. İçine yılanlar ve akreplerler dolmuştu. Orada hareket edip ıstırap veriyorlardı. Bunlar ayağa kalkmak istedikleri zaman, karınlarının büyüklüğünden ve yılanların, akreplerin hareketlerinden kalkmaya güçleri yetmiyordu. Yıkılıyorlardı. Sordum:
_Bunlar kimlerdir?
Dedim; Malik şöyle anlattı:
_Bunlari ümmetinizden faiz yiyenlerdir.

Bundan sonra, bir alay hatunlar gördüm; bunların saçlarından asmışlardı. Bunlar için:
_Kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar, şu kadınlardır ki; Yüzlerini ve saçlarını örtmeyip erkeklere gösterirler. Kocalarından başkasına zinetlerini açarlar. Kocalarına eza ve cefa ederler.

Bundan sonra, bir takım erkek ve kadın gördüm; bunların dillerinden ateş çengellerle asmışlardı. Tırnakları bakırdandı. Kendi yüzlerini yırtup parça parça ediyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Dedim; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar yalan yere şahidlik edenlerdir. Koğuculuk yapıp söz gezdirenlerdir.

Bundan sonra, bir alay kadınlar gördüm; bunların kimisini göğsünden asmışlar; kimisini de ayaklarından baş aşağı asmışlardı. Bunlar feryad ve sayha atıp duruyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Dedim; şöyle anlattı:
_Bunlar zina edenlerdir; ayrıca çocuklarını düşürüp katil işi işleyenlerdir.
Bundan sonra, bir kısım kadınları gördüm ki, asılmışlar. Bunların elleri boyunlarına sıkıca bağlanmıştı.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Kocalarına hıyanet edip mallarını telef edenlerdir.
Peygamber Efendimiz sav;
bir kavim gördüm ki, bunların cesetleri hınzırına, yüzleri de köpek yüzüne benziyırdu. dübürlerinden ateşler çıkıyordu. Yılanlar, akrepler onları sokuyor; etlerini yiyorlar.
_Bunlar kimlerdir?
dedim; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar ümmetinizden namaz kılmayan, gusül etmeyenlerdir.

Bundan sonra, bir takım erkekleri ve kadınları gördüm. Bunlara ateşte azap ediliyordu. Bunların üzerine zebaniler musallat olmuştu. Bunlar feryad ettikçe, zebaniler sopalarla vuruyorlardı. Karınlarına ateşten süngüleri saplıyorlardı. Vücutlarını da ateşten kamçılarla dövüyorlardı. Bunların azapları pek çetin gördüm.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar ana ve babakrına isyan ederek karşı gelenlerdir.

Yine bir kavim gördüm; bunların boyunlarına ateşten dağlar gibi büyük halkalar geçirmişlerdi.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar, üzerlerinde bulunan emanetleri sahiplerine vermeyenlerdir.

Bundan sonra, bir kavim gördüm; zebaniler bunları ateşten bıçaklarla boğazlıyorlardı. Ama bunlar aynı saatte diriliyordu. Bunlar dirilince, zebaniler tekrar onları boğazlıyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar haksız yere adam öldürenlerdir.

Bir kavim daha gördüm; gayet çirkin ve kötü kokulu cife yiyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar gıybet edip insanların etini yiyenlerdir.

Bunlardan başka, cehennemde iki sınıf kimse gördüm; bunların bir sınıfı erkeklerden, bir sınıfı da kadınlardandı. Bunların azabı gayet şiddetli idi.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bu erkekler, beylerin önünde sopa ve kamçılarla gidip zavallı fakirlere vurup zulüm edenlerdir. O kadınlar ise sureta libas giyip hakikatte cümle zası belli, açık hükmünde ve erkeklere aşikâr olanlardır. Ayrıca dışarı çıktıkları zaman, erkekleri kendilerine çekenlerdir.
Bu sebepten, başları deve hörgücü gibi büyük olup selametle doğruca cennete giremezler.

Bundan sonra, cehennemde bir alay erkek ve dişi kimseler gördüm. Bunların azabı birbirine benzemiyordu. Her birine bir başka türlü azap olunuyordu. Bu tabakada azap olunanlar arasında bunlardan şiddetli azap olunan yoktu. Şöyle bir azap ediliyorlardı. Bunları ateşten sopalar üzerine asmışlardı. Etleri pişip dökülüyor; sadece kemik kalıyorlardı. Hak Teala onların etlerini bitiriyor; yine önceki gibi etleri pişip dökülüyordu.
Bazıları da, ateşten zincirlerle, bukağı_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
larla bağlanmışlardı; böylece azap olunuyorlardı.
_Bunların vücut sağlığı yerinde iken namazı terk edenlerdir.
Ve şöyle dedim:
_Ey Malik, kapıyı kapa, bakacak takatim kalmadı.
Malik şöyle dedi:
_YA RESULULLAH, mübarek gözünüzle müşahede ettiğiniz azapları gördüğünüz gibi ümmetinize bildirin. Ümmetinizi çok çekindirin. Masiyetlerden, Allahın emrine aykırı hareketten onları alıp men edin.Allaha tam itaate teşvik edip ibadet yoluna getirin. Allahın azabı şiddetlidir. Cehennemi yedi tabakadır. Bu gördüğünüz ilk tabakasıdır. Aşağıları daha şiddetlidir.’
Bunu dinledikten sonra, RESULULLAH SAV EFENDİMİZ ümmetine şefkatından dolayı ağlamaya, şefaat ve niyaza başlar.
Ümmetinin zaafı ve o gibi azaba takat getiremeyeceklerini anlatıp o kadar çok ağladı ki
; Cebrail, Mukarreb melekler ve orada bulunan diğer melekler dahi ağlamaya başladılar. Resulullah sav Efendimizin tazarru ve niyazına:
AMİN!:
Dediler.
Bunun üzerine, izzet sahibi Yüce Hakk’tan şu hitap geldi:
_Habibim, senin değerin benim katımda büyüktür; duan makbuldür. Şefaatın makbuldür. Gönlünü hoş tut; seni muradına eriştirdim. Kıyamette sana bir makam vereceğim; şu kadar asileri sana bağışlayacağım, ta ki:
_YETER.
Diyesin. Senin ümmetini sair ümmetlerin üzerine seçtim. Seni de onlara şefaatçı kıldım. Dilediğin kadar şefaat eyle; kabul ederim……

RABBİM BİZLERİ RESULULLAH SAV EFNDİMİZİN ŞEFAATİNE LAYIK EYLE
AMİN!
Sonra
Malikten başka, cehennem hazinler onsekiz tanedir; Malikle 19 olurlar.

'Onun üzerine on dokuz melek tayin edilmiştir.'(74/30)
Resulullah sav Efendimiz ümmeti namına mahzun oldu; halas olmalarınıı diledi. Bunun üzerine Yüce Hakk şöyle buyurdu:
_Senin ümmetine on dokuz harfli bir cümle ihsan eyledim. Ümmetin onu devamlı olarak bırakmadan okursa. kendilerini o on dokuz cehennem hazinlerinden ve onların yardımcıları olan zebanilerin azabından emin kılarım. O cümle şudur:
_BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hak Teala cümlemizi, Resulullah sav Efendimiz hürmetine cehennemden azad eylesin.
AMİN!


23 EKİM 2000 – İZMİR , KARŞIYAKA

3 Ekim 2000 tarihinde İzmir , Karşıyaka’dan iki amatör dağcı , bütün gazetelerde yayınlanan ve ülke çapında ilgi uyandıran inanılmaz bir olay yaşadılar. Dağcılar , Cem Arat (22) ve Mehmet Şafak (19) , Yamanlar dağındaki Karagöl yakınlarında yürüyüş yaparlarken uçan , garip bir cisim gördüler. “ Gördüğümüz şey inanılmazdı. UFO , kendini bilerek bize gösteriyor , daha sonra kayboluyordu.” Sonraki günlerde UFO ile karşılaştıkları bölgeye gitmeye devam ettiler ve tekrar tekrar aynı görüntüyle karşılaştılar. Bir seferinde gençler , UFO’nun birkaç fotoğrafını çekmeyi başardılar.



Gördüklerine kimsenin inanmayacağından emin olan Arat ve Şafak , konu hakkında kimseyle konuşmayarak sırlarını sakladılar. Uzun sessizlik dönemlerinden sonra fotoğrafları Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Fotoğraf Editörlerinden Dr.Ahmet İmancer’e göstererek resimleri laboratuar da incelemesini istediler. Negatifleri inceleyen İmancer , fotoğrafların orijinal olduklarını ve yaklaşık 500 metre mesafeden çekildiklerini açıklayarak dağcıların hikayesini doğruladı.



Daha sonra Kodak'a ait "ON Fotograf Stdyolarında" da incelemeye alınan negatifler, görüntülerin gerçek ve montaj olmadığını birkez daha kanıtlıyordu.

Freddy Jackson’ın Hayaleti
Yukarıda gördüğünüz fotoğraf 1919 yılında çekilmiş ve Victor Goddard tarafından 1975 yılında bir gazetede yayınlanmış. Bu fotoğraftaki kişiler 1. Dünya savaşı sırasında görevli olan hava takımı. Buraya kadar garip bir şey yok. Ancak fotoğraftaki 1 kişinin bu fotoğraf çekildiği zaman orada bulunmasının imkanı yok. Nedeni ise bu kişinin fotoğraf çekilmeden 2 gün önce uçağın pervanesine takılıp ölmüş olması. Evet arka tarafta soldan 4. kişi Freddy Jacskson’dan başkası değil. Bu fotoğraftaki diğer kişiler bu resmi görünce Freddy’i kolaylıkla tanımışlar ve gözlerine inanamamışlar. Anlaşılan Freddy bu grup fotoğrafında bulunmak istemişti. Ölmüş bile olsa!Şeytanın Ayakizleri
İngiltere’nin Devon kentinde 8 Aralık 1855 gecesi ve bunu takip eden 2 gece karın üzerinde insan ayak izine benzemeyen izler görülmüş. 6 cm genişliğinde, 20 cm uzunluğundaki bu ayak izleri160 km boyunca hep aynı şekilde görülebiliyormuş. Geceyarısından sabaha kadar bedeni görülmeyen bir ayakizi tüm Devon şehrini gezmiş ve ayak izlerini heryere bırakmış. Herkes bu ayak izlerinin sahibini merak etmiş ancak kimse ne olduğu belli olmayan bu şeyi görmeyi başaramamış. . Bazıları bu ayak izlerinin şeytana ait olduğuna inanılıyor.


Çığlık tüneli, Niagara Şelaleleri-Ontario

Bu tünelin gerçekten de tüyler ürpertici bir hikayesi bulunuyor. Rivayete göre bundan yüzyıl önce tünelin güney çıkışına yakın bir çiflik evi varmış. Bir gece evde yangın çıkmış ve kıyafetleri tutuşan küçük bir kız tünele doğru koşmaya başlamış. Bir yandan kıyafetlerinden kurtulmaya çalışan kız tünelin ortasında yere düşmüş ve orada ölmüş. İddiaya göre eğer gece tünelin ortasında dikilip bir kibrit yakarsanız alevi hemen sönüyor ve bir kız çığlığı işitiyorsunuz!

Felicia Felix-Zombi
Vodoo inancına göre ölmüş bir kişi yeniden diriltilip zombi olarak hayatına devam edebilir. Felicia, 1907 yılında henüz 29 yaşındayken ölmüş. Ölümünden tam 3o yıl sonra köylüler Felicia’yı yollarda sersem bir şekilde ve yanında birkaç kişi ile birlikte yürürken gördüklerini söylemişler. Araştırılan bu olayda bunu gören insanlara çok güçlü ilaçlar verilerek halüsinasyon görmelerine neden olundu söylentilerinin peşine düşüldüyse de daha fazla bilgi vermeye istekli bireyler bulunamamış.
GEF- Konuşan Yaratık
1931 yılının Eylül ayında Yahudi bir aile James, Margaret ve kızları Voirrey(13) çiftliklerinden devamlı olarak kazı sesleri duymaya başlamışlar. İlk önce bu sesi bir farenin çıkardığını düşünmüşler. Ama daha sonra görünmeyen yaratık farklı sesler çıkarmaya başlamış. Bir bebek gibi ağlıyor , bir hayvan gibi tükürüyor ve bir köpek gibi havlıyormuş. Daha sonra bu yaratık konuşmaya karar vermiş ve kendini Gef olarak tannıtmış, o bir firavun faresiymiş. Söylediğine göre 1852 yılında Yeni Delphi’de dünyaya gelmiş. Küçük kız Voirrey’nin söylediğine göre ise Gef , küçük bir fareye benziyormuş. Ama bir fareden çok daha akıllıymış .Voirrey bu yaratığı yanına almış ama ne olduğu hiçbirzaman anlaşılamamış. 2005 yılında da ölmüş.

Gizemli Cüce
2008 yılında yönetmen Jose Alvarez Arjantin’de bir film çekerken bu tüyler ürpertici cüceyi şanseseri görüntülemeyi başarır. Bu kouyla ilgili El Tribuno gazetesine şunu söyler: “Tam arkadaşlarla balık tutmaya gittiğimiz günden bahsederken biranda bir ses duyduk. Sanki biri taş atıyordu.Tam o anda çimlerin oynadığını gördük, önce onu köpek sandık. Sonradan bu tüyler ürpertici cüceyi görünce gerçekten de hepimiz çok korktuk”Bu cücenin nerden geldiği anlaşılamamış ama daha sonra orada yaşayan yerliler bu cüceden korkmayı bırakıp onunla şakalaşmaya bile başlamışlar.



54 yıl önce ölen 9 gencin gizemi
1959'da Ural Dağları'nda ölen 9 gencin ölümüyle ilgili sayısız iddia ortaya atıldı Son olarak bir Amerikalı, "Ses sınırının altında ortaya çıkan ve panik yaratan bir sesten oldu" açıklaması yaptı

İnsan sosyal bir varlık oldukça doğayı tanımak veya dönmek için kendisini en zorlu koşulların içine atıyor. Maceraperest dokuz Rus gencin 1959'da Sibirya'daki Ural Dağı'na tırmanışlarının amacı da buydu. Yedi erkek ve iki kadından oluşan öğrenciler, aşırı soğuk ve sıfırın altındaki havada bir şeyler ispat etmeye çalışmıştı. Ancak deneyimli dağcıların bu macerası, arkasında komplo teorileri bırakan ve tarihe Dyatlov Geçidi olarak geçen bir trajediye dönüştü. Gizemi çözülmeyen bir şekilde ölen gençlerin ölüm nedeni hakkında onlarca teori ortaya atıldı. Sonuncusu ise dört yıllık araştırmasını sonuçlandıran bir Amerikalıdan geldi... Şubat 1959'da meydana gelen bu ilginç ve tüyler ürpertici hikayenin kahramanı, dokuz kişiden (Igor Dyatlov, Zinaida Kolmogorova, Ludmila Dubinina, Alexander Kolevatov, Rüstem Slobodin,Yuri Krivonischenko, Yuri Doroshenko, Nicolai Thibeaux-Brignolles, Semyon Zolotariov) oluşuyor. Hepsi de son derece sağlıklı ve deneyimli dağcılar olan öğrenciler... Sibirya'nın keskin hava koşullarına dayanıklı giysi ve ekipmanın yanısıra, yanlarına fotoğraf makineleri ve günlüklerini alarak bu heyecanlı yolculuğa başladılar. Ancak tırmanıştan bir ay sonra yolculukları ölümle sonuçlandı. Üzerinden 54 yıl geçmesine rağmen gençlerin tırmanışının neden sonlandığını kimse bilimsel olarak yüzde yüz açıklayamıyor.

İKİ GRUP HALİNDE CESETLER
Arama-kurtarma ekipleri 26 Şubat 1959 günü, önce -24 derece sıcaklıkta yerle bir olmuş iki çadır buldu. Birinci çadırın içinde yolculuğun geri kalanını tamamlamak için ekipman bulunuyordu. Ancak ikincisinde gençlere ait giysi ve ayakkabı vardı. Araştırmacı ekip, buradan ikinci çadırdaki gençlerin üzerlerinde giysi ve ayakkabı olmadan kendilerini çadırdan dışarı attığı izlenimini edindi. Ardından üç donmuş cesede ulaşıldı. Çadırdan 1.5 km uzaklıkta bir nehir kenarında karın üzerinde sırtüstü yatarken bulundular. Önce grubun lideri olan 23 yaşındaki Igor Dyatlov'un cesedi teşhis edildi. Adı bu trajik olaya verilecekti. Ardından 10 santim yüksekliğindeki karın altında 22 yaşındaki Zina Kolmogorova'nın ve Rüstem Slobodin'in cesedine ulaşıldı. Cesetlerin hepsi yaklaşık 180 metre uzaklıkta bir hat üzerinde bulundu. Uzmanlar, gençlerin sıra halinde birbirini takip ederek çadıra ulaşmaya çalıştığı ancak başarılı olamadığı yorumunu yaptı.

İLK ŞÜPHELİ UFO
İki ay sonraysa diğerlerine ulaşıldı. Bir mağaraya sığınan gençler, dört buçuk metre derinlikte karın altında bulundu. Bazılarının kemikleri kırılmıştı ve iç organlarında ciddi yaralanmalar söz konusuydu. Ama vücutlarının dışında ne bir kesik, ne de bir yara vardı. En ilginciyse Lyudmilla Dubinina'nın vücudunda görüldü. Genç kadının dili ve gözleri yoktu. Olayı soruşturan Lev Ivanov raporunda ölüm nedeni olarak "karşı konulamaz bilinmeyen temel bir neden" demekle yetindi. Ancak çevresindekilere UFO'dan inen uzaylılar tarafından öldürüldüğünü söylüyordu. Soruşturma resmen kapandı. Trajedinin meydana geldiği bölgeye girilmesine 4 yıl boyunca izin verilmedi. Vahşi ayı saldırısı, çığ en kolay akla gelen ihtimaller oldu. Ancak doğrulayacak bir veriye ulaşılamadı. Belki de bir tehlike fark etmiş, çadırdan acele bir şekilde kaçmışlardı. Ancak yollarını kaybettiler ve hava koşullarına yenik düştüler. Araştırmacılar, deneyimli dağcıların herhangi bir şekilde korkmayacağını düşünerek onları korkutan şeyin çok büyük bir şey olduğu yorumunu yaptı. Akla gelen en büyük olasılıksa, dağcıların kendilerini bir anda gizli bir Rus askeri faaliyetinin içinde bulmaları oldu. Atışı yanlış yapılan bir füze, alçaktan uçan bir savaş uçağının şok dalgaları, Soğuk Savaş öncesi yeni silah geliştirmeye çalışan Rusların denediği bir ultrasonik silah, KGB'nin kullandığı füzelerdeki sinir gazı veya varil bombaları teorilerin arasında sıralandı. Ancak şimdiye kadar en mantıklı açıklamayı dört yıl boyunca Ölüm Dağı'nı araştıran Amerikalı belgeselciyazar Donnie Eichar'dan geldi. Eichar, "Modern bilim ve Amerikan Okyanus ve Atmosfer Kurumu'nun yardımıyla bir sonuca varabildim: Ural Dağları'nın topografyasında sürekli oluşan bir tür rüzgarın ortaya çıkardığı, paniğe neden olan ses sınırının altında bir ses" diye açıkladı vardığı sonucu... Bu ses dalgaları o kadar düşüktü ki, dağcıların beyinlerini etkileyerek onların panik olmasına ve çadırdan çıkıp kara doğru koşmasına neden oldu. Sonuç olarak da soğuktan öldüler. Eichar, insanın duyabileceğinden çok daha düşük ses dalgalarından oluşan bu sınıraltı seslere, dağların şekline bağlı olarak ortaya çıkan yüksek rüzgarın neden olduğunu ileri sürüyor. Ancak yine de bu teori, garip durumu açıklamaya yetmiyor.

ÖLMEDEN ÖNCE SON POZLAR
Soldan sağa Nicolai Thibeaux-Brignolle, Lyudmilla Dubinina, Semyon Zolotarev ve Zina Kolmogorova, ölmeden önce bu siyah beyaz fotoğraf karesinde mutlu ve rahat bir şekilde kameralara gülümsedi.

OLAY KORKU FİLMİ OLDU
Eylül ayında yayımlanan Devil's Pass (Şeytan Geçidi) isimli filmde Amerikalı gençler Ural Dağları'nda hayatını kaybeden dokuz gencin akıbetini araştırmak üzere yola çıkar. Ve tüm teorileri yerle bir eden bir şeyle karşılaşırlar: Yaratıklar...
GRUBUN ONUNCU KİŞİSİYDİ
Trajediden kurtulan Yuri Yudin ekibin onuncu kişisiydi. Ancak hastalandığı için gruba erken veda etti. Lyudmilla Dubinina (büyük foto) onu kucaklayarak yolcu etti.
 


Son düzenleme:

Hachiro-sama

Hayalet Avcısı
Mesajlar
2,910
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
1,832
Puanları
4,830
hoşgeldin aynı fikirlerimiz olan arkadaş ! yeniden görmek ne güzel bu arada uzaylılarla hala konuşuyormusun :S
 

byTıtanıum

π÷¥$¢£-℅®*#¶∆×
Özel Üye
Mesajlar
359
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
147
Puanları
340
Devam etmeni tavsiye ederim. Çok güzel konular bulmuşsun.
 

Zorinkun

Blaze Yokedici
Mesajlar
4,358
En iyi cevaplar
4
Beğeniler
3,313
Puanları
7,000
Ruh hali
Gram korkmadım doğrusu lao .-. Fakat şimdi sağıma bakmaya o kadar çok korkuyorum ki... Sanki şu an oradan bana bir şey bakıyor... "Düşünme! Sadece düşünme!"
 

Üst