Ban yemek uğruna bu kadar çok sevdiysen yaparız.
Öğleden sonra yazmaya başlarım, ama bir sorunum var.
BEN ESKİDEN 5 GÜNLÜK YAZARDIM GÜNDE >:c[DOUBLEPOST=1388209734,1388209023][/DOUBLEPOST]
[DOUBLEPOST=1388249348][/DOUBLEPOST]
Günlük V: Uzun zamanlar sonrası sorulan ilk soru: Hiç acıyı tattın mı?
Mob'lar daha da artmaya başlamıştı. Arkamdan da gelen iskelet sayısı ile beraber, diğerleri de önüme çıkıyordu. Artık harekete geçsem iyi olacak, yoksa çok geç olacak benim için- O da neydi? Steve mi yoksa başka bir skinli insan mıydı? Yok canım, Steve olamazdı o. Buralardan geçmesi için dünyayı dolaşması lazımdı. Neyse, önce buradaki ayıları öldürmeliydim.
Önüme 3-5 tane Örümcek geldi. Arkamda ise 1 creeper, 3 iskelet vardı. 3 iskelet'i de Creeper'a vurdurmalıydım, böylece örümcekleri kolay halledecektim. Şansım yağver gitti, Sadece iki iskelet ona daldı, diğeri ise bana doğru fırlatmaya devam ediyordu. Ancak yinede halledebilirdim işlerini. İskelet bana ok attıkça, ileriye gitme hızım artıyordu, ancak hasar da az çok gidiyordu, mağlum Server'in kurucusu Hard modunda bırakmış, Multiplayer olduğundan değiştiremem ayarları, çünkü biliyoruz ki Singleplayer'da menü'ye bastığımızda Oyun dururdu, ancak Multiplayer'da herkese eşit olduğundan zaman, asla durmaz oyun. Her neyse, Örümceğin 3'ünü de öldürdükten sonra sıra İskelet'e geldi. Oku büyülüydü, bende ise Büyüsü olmayan bir elmas zırh ve kılıç vardı, buna rağmen öldürmeyi başardım.
Evim'i bulmaya neredeyse çok az kalmıştı. Ancak, koordinatları karıştırmaktan Mob'lar ile savaşmam daha da artıyordu. Üstelik sabah olmaya başlamıştı. Ancak hala merak ettiğim bir şey vardı: O yanımdan hızla geçen şey neydi? Merakım daha da büyüyor, her dakka biraz daha vakit kaybediyordum.
Uzun bir araştırma, uzun bir savaş, uzun bir gece sonrası, bir köy buldum. Bu köy'ün çevresi duvarlarla kaplı. Daha sonra kırılıp da yenisinin yapıldığı bir duvar. Bu duvar, bu köy.. Benim köyüm!
İnsanlar gerçekten de gelişmiş, konuşabiliyorlardı. Artık Tarla'da Havuç - Patates gibi 3 bitkiden oluşan bir yer değil, Demir madeni artık önünde lav olan bir yer değil, Artık çok yönlü bir yer haline gelmişler. Mineshaft'lar, daha çok eşya.. Bunlar saymakla bitmez ki! Köye adımlarımı atmaya başladığımda, herkes bana karşı bir hoşgeldin tipi, daha sonra ise büyük bir şok ve sevincin kurbanı oldular. Herkes büyük bir sevinçle bana doğru koşuyordu. Yeni şeyler, yeni yerler gösterme isteği bulunduruyordu. En sonunda çocukların röpörtaj isteğine kapıldık:
Bir çocuk:
-İsminiz Cobainnn'di değil mi?
-Kaç tane mob- Çekil ordan ben sorucam!
Hey hey, itişmeyin!
-Sizi görünce kızlar bayıldı
-
Bir kız ise: "Hadi ordan be, sadece saçının rengi çok hoş." diyerek yüzü kıpkırmızı çekiniyordu.
Ancak birinin sorduğu soru, bana büyük bir hasar getirdi:
-Afedersiniz, siz.. Siz hiç acıyı tattınız mı?
... tepkim gerçekten herkesi susturdu. Gerçekten aklıma "acı" kelimesi gelince tanıdığı, sevdiği insanların katliamı hep gelmişti, devam da ediyordu...
Günlük VI: Düşürülen pusu, dev bir ordu.
-..Evet, bir acıyı tattım. Peki, bunu neden sordun?
Çocuğun yüzü gerçekten hüzünlü bir bakış aldı. Ne olduğunu bile anlamayan ben, bir anda çocuğun gitmesine neden oldu. Ondan sonra zaten yine aksiyon - gerilim her türlü soru türü yine beni buldu.
Daha sonrasında, evime gitmem gerektiğini, daha sonra tekrar gelebileceğimi farkettim. Evimin nerede olduğunu biliyordum. Uzakta, ancak çaprazımdaydı. Evime gireceğim anda, bir tuzağa düşürüldüm. Çevrem, gerçekten de Moblar ile kaplıydı. Ama bu moblar, seçilmiş moblar olmalıydı. Çünkü asla normal bir tuzakta, tamamen zırhı veya büyüsü olan iskelet - Zombiler'den olmazdı çoğunlukla. Bunun arkasında kim vardı, ne bileyim ben [Ben ne bileyim Yaaaaaandex miyim?!?!]? Kendi kendime daha da konuşursam, öleceğimi biliyordum. O nedenle atağa başladım. Ancak bir etki olmuyordu. Minik zombilerin saldırması, kafamı karıştırıyordu, o nedenle örümceklere kolay kolay dalamıyordum.
Creeper'lar bile Elektrik sahibi Creeper'lar olarak seçilmişlerdi. Gerçekten bunları kim seçti merak ediyordum. Savaşırken, düşündüm, taşındım, soruşturdum. Ancak bana düşman olan birini hiç tanımıyordum, çünkü bana düşman olan öküz gibi insanları zaten öldürdüğümü hatırlıyorum. Ama aklıma da başka bir şey gelmiyor. Tam o sırada, arkadan gelen bir düzine Altın zırhlı insanlar, buraya geliyordu. Herhalde, bu benim Minecraft ve burayı son görüşüm olacaktı. Ancak değil, bunlar bizim köylüler imiş! Onların atağı, bana gerçekten de güç verdi. Bunun ile beraber bende atağa geçtim. Uzun sürmedi gelmeleri, çoğu kişi yetişemeyince, oklar ile saldırıp, diğerleri ise Atlarını kuşanmış saldırıyorlardı. Ama kıskançlığım burada da başladı: "Benim niye atım yok?"
Pusu'nun alt üst olması sonucu, hava kararıyordu. Arkamı döndüğümde, gerçekten benden 1 km uzakta olan, Steve'ye benzese'de gözleri bembeyaz olan biriydi bu.
-Yok artık- Yok ya, o olamaz. İmkansız! O şey.. O- Herobrine'mıydı?
Gelecek bölüm: Efsaneler yavaş yavaş çıkıyor![DOUBLEPOST=1388255472][/DOUBLEPOST]Beyler 5 beğeni, karşılığında 2 bölüm koyarız panp. Çok üç kağıtçıyım.