Dokuz Diyarlar’da öyle bir yer vardı ki, başka bir eşi benzeri yoktu. Dağlar öylesine dik, kayalar öylesine girintiliydi ki burada, adeta devasa bir çukur oluşturmuşlardı…
Her şeyin atası Odin’in, Her Şeyi Gören’in, Asgard’daki Kadim Tahtı’ndan göremediği yegane yer de buradan başkası değildi…
Midgard’ın gözlerden ırak bu izbe yerine, sebebi efsaneler ve tarihin tozlu sayfaları arasında yitip gitmiş Franang Şelaleleri denirdi…
İşte bu ıssız yere gelen oydu. Hilekar Loki. Her kılığa bürünen Loki. Lanetlenmiş Loki…
Dört duvarı ve dört penceresi olan bir barınak yapmaya koyuldu önce, ki hangi yönden gelen olursa olsun, geleni önceden görüp ona karşı evvelden hazırlıklı olabilsin…
Lakin endişeyle atmaya devam ediyordu yüreği…
Giydiklerini söktü ve ilmik ilmik edip kendine bir ağ yaptı, şelalenin ağzında balık tutabilme niyetiyle…
İlmiklere baktıkça anımsadı geçmişi…
Lakin hayır, artık aşağılanmak yoktu hayatında. Tüm bunların üstesinden gelmişti, zihnini o kabus anılarla bulandırmayacaktı hiç…
Tuttuğu balığı çiğ vaziyette yedi, olur da talihsizlik yine onu bulur, dağların arasından kara dumanı yükselip Asgard’dan görünür diye ateş yakmaya cesaretini toplayamadığından…
Soğuğuyla adeta yüz ısıran o gece ayazında bile dişini sıkıp yine ateş yakmadı, alevin kızılı gecenin karasını aşıp cennetlere yansır diye korktuğundan...
Uykusunda da pek rahat edemedi, tabii uyku denebilirse buna. Uyurken zihnini kemirip sonra da zehirleyen akrepler gibiydi rüyaları…
Sürgünün yedinci gününde bunca kedere rağmen artık hafiflemeyi hissettiğini düşündüğü bir ara yukarı bakıverdi…
Geri ve Freki ilişti gözüne. Tanrı Odin’in sadık kurtları…
Eğer saldırırlarsa diye düşündü Loki, bir kuş olur, uçar giderim ulaşamayacakları bir yere. Veyahut hızlı yüzen bir balık oluverir, dalar giderim göllere denizlere…
Lakin iki kurt da ona saldırmadı. Gördükleriyle yetinip tekrar Asgard’ın yolunu tuttu ikisi de…
Loki o gece bir ateş yaktı, iyice harladı onu, ta ki alevleri gecenin gölgelerini sarana dek…
Öylece bekledi lanetlenmiş olan. Gözleri alev tarafından esir alınmış halde…
Önünde dans edip duran bu ateş bir gemiyi hatırlatmıştı ona…
Gece gün oldu, gün ise gece oldu tekrardan. En nihayetinde o gök gürültüsü misali kükreyen ses duyuldu: Kardeşim Loki… Seni aramakta bütün Asgard…
Elbette, diye düşündü Loki, buraya ilk gelen tabii ki Thor olacaktı…
Gönlümden senle konuşmak geçer, anlamak ister yüreğim Loki…
Neyi anlamak Fırtına Tanrısı?
Yaptığın tüm o şeyleri, hangi amaçla yaptığını…
Ah, zira alın yazım böyle benim!
İnanmam buna, bence her insan kendi çizer kaderini…
Tam da kralların kralı Thor’a yakışan bir söz… Heyhat bizler insan değil tanrıyız, unutma…
Gözleri kaydı bir anda Loki’nin, kudretli çekice. İç çekti, bir parçasını kaybetmiş gibi...
“Benim olmalıydı” dedi içinden. Mjölnir, benim olmalıydı…
Devamı gelecek.